spot_img
spot_imgspot_img
18.4 C
İstanbul
Pazartesi, 16 Haziran 2025

Hawaiian Başkanı ve CEO’su Mark Dunkerley

Seçtiklerimiz

S: 2013 havayolu için nasıl geçti ve 2014’te neler başarmak istiyorsunuz?

MD: 2013 yılı, iş konusunda oldukça iyi bir yıldı. Asya’ya doğru olan büyümemizin ilk aşamasını bitirdiğimiz bir yıldı ve 2010-2013 yıl aralığına baktığımızda, Asya’ya olan güzergah ağımızın büyüme şeklinden oldukça memnunuz.

2014, bu yatırımların karşılığını görmeye başladığımız yıl oldu. 6-8 ay önce başladığımız pazarlarda olgunlaşmaya başladık, böylece bu yeni pazarlarda bir olgunlaşma dönemine girdik ve geliştirici sonuçlar görmeyi umuyoruz. Bu oldukça tatmin edici. Hawaiian şirketi olarak, sadece nereye uçtuğumuz değil işimize olan yaklaşımımız ve her gün verdiğimiz kararlar sebebiyle, uluslararası bir şirket olmaya devam ediyoruz.

S: Pekin’e yeni bir servis açtınız ve adalar arasında uçmanın yanı sıra ada ülkeleri dışındaki ülkelere de servis sunuyorsunuz. Uzun mesafeli ve daha yerelleşmiş bir ağı yönetmek zor oluyor mu?

MD:
Hayır. Aslında, bu alan, küçük bir şirket olmamızın önemli rekabetçi avantajlar taşıdığı önemli bir yer. Tabi ki küçük olmamızın bu alanda getirdiği bazı rekabet açısından kötü olan yönleri de var. Fakat, operasyonlarımızın ölçeğini öyle bir şekilde ayarladık ki, hem komşu adalardaki işlerin gereksinimlerine hem de uzun mesafeli işlerimize aynı anda odaklanabiliyoruz. Büyük havayollarının büyük ölçüde kompleks, giderek artan küresel merkez faaliyetlerine sahip olmak için uğraşmaları gerekirken, bizim böyle bir zorunluluğumuz yok. Bu gerçekten bizim faaliyetlerimizi basitleştiriyor ve yönetimini kolaylaştırıyor.

S: Zamanında performans konusunda oldukça başarılısınız. Şüpheciler, Hawaii iklimi sebebiyle bunu başarabildiğinizi söylüyorlar fakat ben bundan daha iyi bir sebep olduğunu düşünüyorum?

MD:
Bundan çok daha iyi sebepler var. İyi havadan tabi ki faydalanıyoruz ve bunu inkar edemeyiz. Bizim yaptığımız gibi tek bir uçakla bir günde 16 sektörde faaliyet gösterirken, dakiklik kendi içerisinde önemli; çünkü, 16 sektörde uçuş gerçekleştirirken her uçuşta 5 dakika gecikme yaşasanız, günün sonunda 80 dakika geç kalmış olursunuz.
Yani dakiklik performansımız, gerçekten ona büyük ölçüde odaklanmamızın sonucunda ortaya çıkıyor. Bunu yapmamızın sebebi, bir günde pek çok yere uçuyoruz ve küçük gecikmeler, gün boyunca gerçekleştiği zaman büyük ölçüde önemli oluyor.

S: Honolulu Havaalanı’ndan istekleriniz neler? Maui’de geliştirmek istediğiniz bir şey var mı?

MD:
Honolulu tesisinin güncelleştirilmesi ve daha etkili özelliklere sahip olabilmesi için, tesise yatırım yapılması gerektiği bir sır değil. bunu çok net bir şekilde söylüyorum, çünkü havaalanı tesisleri hakkındaki endişemiz eyalet tarafından da paylaşılıyor. Bu açıdan, bazı gelişmelerin gerçekleşmesi ihtiyacı konusunda paralel şekilde ilerliyoruz.

Bu durum tüm havaalanı ağı için de geçerli – sadece Honolulu, sadece Maui için değil Hilo, Kona ve Lihue için de geçerli. Ayrıca, yakın zamanda Lanai ve Molokai’ye servis başlatıyoruz, bu havaalanlarının biraz güncelleştirilmeye ihtiyacı olduğunu söyleyebilirim.
Honolulu’da bir havaalanı modernizasyonu planlaması var ve buna başlandı. Bunun ilk göstergesi, yeni bir bakım ve kargo tesisi olacak. Bu da, yolcu terminalinin geliştirilmesine olanak sağlayacak. Gelecek yıldan 18 aya kadar, yolcu deneyimini daha iyi hale getirmemize ve çalışanlarımıza daha iyi bir çalışma ortamı sunmamıza yardımcı olacak bazı yeni tesislerin yapımına başlamayı umuyoruz.

S: Özellikle Sabena ve British Airways’deki geçmişiniz, Hawaiian stratejisi, markası ve müşteri servisine ne gibi şeyler getirdi?

MD: Oldukça şanslıydım. Kariyerim, harika insanlarla harika yerlerde çalışmama ve bazı ilginç zorluklara dikkat çekmeme olanak sağladı.

Yeni şirketlere gittikçe, bu yerlerde farklı tecrübeler kazandım. En önemlisi, özellikle Hawaiian gibi bir şirkette ve Hawaii gibi bir yerde, birçok farklı kültürün içinde çalıştım. Başkalarının kendi kültürü olmayan yerlerde çalışmayı zor bulabileceği yerlere uyum sağlamak bana kolay geliyor.

S: Çevre konusu küresel olarak oldukça büyük bir sorun. Havacılığın bu durumu ele alışı konusunda ve yerel etkileri konusunda görüşleriniz nelerdir?

MD: Son 20 yıl içerisinde bir bütün olarak endüstrinin, Üçüncü Dünya’daki çevre ve gelişme konuları da dahil olmak üzere dünya genelinde insanların önemsediği hava seyahatinin pozitif katkılarını hesaplama konusunda gerçekten kötü bir iş yaptığını düşünüyorum.

Hava taşımacılığı, şu anda var olan en etkili seyahat biçimidir ve hava taşımacılığı yeni gelişen ekonomilere yardımcı olma konusunda öyle önemli bir rol oynuyor ki, küresel çözümün bir parçası olmak yerine küresel problemin bir parçası olarak etiketlenmemiz gerçekten çok mahcup edici bir durum.

Çevre konusunda daha spesifik olarak, insanların hava ile seyahat ettiklerini çünkü başka şeyler yapmak istediklerini belirtmek isterim. Hava seyahati insanlara aktif olma fırsatı veriyor. Hawaii’ye sadece uçakta olmak ve hemen geri dönmek için gelmiyorlar. Yani turizm güzergahları için asıl soru şu: turizmi ekonomik bir aktivite olarak seviyor musunuz ve turizm olmasaydı alternatifler neler olurdu?

Ve bu soru gerçekten önemli çünkü insanlar turistler gelmezse hiçbir şey yapmadan durmayacaklar. Yaşama standartlarını sürdürmenin bir yolunu bulmak zorunda kalacaklar ve bu nedenle başka aktivitelerde bulunacaklar.

Turizm, bulabileceğiniz en çevre dostu aktivitelerin arasında yer alıyor. Turizm dünyada, çevreyi korumanın bir nevi zaruri koşul olarak sayıldığı az bulunan ekonomi aktivitelerinin arasında yer alıyor. Neyse ki toplumumuzda, insanlar bunu anlıyorlar. Bir endüstri olarak bu, duyurmamız gereken önemli bir mesaj.

İlgili Makaleler

- Corendon -spot_img

Son Dakika