DÜN bir dostumu karşılamaya havalimanına gittim.
THY, Türkiye’nin en büyük, ulusal bayrağı taşıyan havayolu.
Ama gelen-giden uçakları gösteren tabelaya bakınca yanında "gecikme" yazan seferlerin yüzde 90’ı THY.
Belli ki, ciddi bir sıkıntı var.
Buna mukabil, THY’nin kabin içi hizmet ve rötar dışında müşteri memnuniyeti konusunda inanılmaz bir performansı var.
Bir süre önce THY ile uçuyoruz.
Yanımdaki koltukta tanımadığım biri oturuyor.
Servis sırasında kabin görevlilerinden biri elindeki kola şişesini düşürdü ve patlayan kola yanımda oturan yolcunun üzerini berbat etti.
Servis biter bitmez bir görevli geldi ve yanımdaki yolcuya, "Çok özür dileriz. Size bir form vereceğiz, doldurmanızı rica edeceğiz" dedi.
Gelen forma, ayakkabı dahil üzerindeki tüm giysilerin markasını yazıp verdi adam.
Sonra bana dönüp, "Sanki parasını verecekmiş gibi soruyorlar. Ben de boşu boşuna yazıyorum" dedi.
Dün o beyefendiden bir e-mail geldi.
Şöyle diyor:
"Fatih Bey, hatırlar mısınız bilmiyorum. Uçakta yan yana otururken üzerime kola dökülmüştü.
İnanmayacaksınız ama THY o gün giydiğim giysilerin tamamının parasını ödedi.
Hepsi markaydı ve ciddi rakam tutuyordu. Gerekmez dediğim halde ayakkabılarım dahil hepsini tazmin ettiler.
Bilesiniz diye size de haber verme ihtiyacı hissettim."
Dorusu ben hâlâ inanmakta zorluk çekiyorum.
Eğer doğruysa bravo THY’ye.
Fatih Altaylı / AHT