Topçu, zaman zaman eleştirilen bu tür sponsorluk anlaşmalarını şöyle savundu: ”Önemli olan yapılan işin sonucu. Eğer yaptığınız işten iyi sonuç alıyorsanız, yaptığınız iş doğrudur. Biz bu sponsorluklardan iyi sonuç aldık.
Bize iyi bir getiri sağladı. Hem markamıza, hem de gelirimize iyi bir getiri sağladı. Yolcu sayımız arttı. Uçaklarımızın tercih edilme oranı arttı. Hızlı bir filo geliştiriyoruz, yüzde 25 büyüyoruz. Şu anda filoda 196-197 uçak var. 2012 yılını 201 uçakla kapatacağız. 2013 yılını ise minimum 217 uçakla kapatmayı hedefliyoruz. Tabi önümüzdeki günlerde başka fırsat alımları olur, uçak kiralamaları olur, onlar hariç. Plan dahilinde olanları söylüyorum.”
Hamdi Topçu, THY’deki yüzde 49’luk Hazine hissesinin satışına dönük hazırlık olup olmadığı yönündeki soruya da şöyle cevap verdi: "Bize gelen bir talimat yok. THY’nin şu anda yüzde 51’i halka açık ve özel şirket mantığında yönetiliyor. THY, tarihinde siyasi müdahale olmayan çok özel bir dönemini yaşıyor. Biz THY’nin başarısına kilitlenmiş bir ekibiz. Bunu sekteye uğratacak hiç bir elemanı bu ailenin içine almayız. İşe alımları şeffaf yapıyoruz. Türkiye’nin en profesyonel ekibine sahibiz. 2003’te geldiğimizde THY emir komuta ile yönetilen, tam bir bürokratik şirketti.
Bunu değiştirdik. 2008 krizi bize çok yaradı. THY’nin hemen hemen 2 katına çıkmasını sağladı. Krizde herkes küçülürken, biz büyüme hedeflerini seçtik. 2015 hedeflerini 2011’de yakaladık. Herkesin küçüldüğü yerde bir pazar çıkıyor. Biz o pazara talip olalım dedik. Rahmetli Turgut Özal döneminde 7 yılda 7 uçağı filosuna dahil edebilen THY, 2010’da 8 ay içerisinde geniş gövde uçak sayısını yüzde 144 artırarak 22 geniş gövde uçağı filosuna dahil etti. Biz bu ekip sayesinde bunları başardık."