Ancak şunu da göz önünde bulundurmalıyız ki, virüslerin uçaklara yayılmasını izlemek hiçte kolay değil. Bunun nedeni ise, uçaklarda video kamera, RFID etiketleri, ultrason, kızılötesi ve insan hareketlerini izlemek için uçak kabinlerinde kullanılamıyor olmasıydı.
Bulaşıcı hastalıkların uçuş sırasında nasıl yayılabileceğini incelemek için araştırmacılar, Emory Üniversitesi Nell Hodgson Woodruff Hemşirelik Yüksek Okulu’ndan yazar olan Vicki Stover Hertzberg ile birlikte, eşleştirilmiş gözlemcileri (araştırma ekibinin üyeleri) kullanan yeni bir gözlem tekniğini tasarladı ve bunu test etti. Çalışma kapsamında araştırmacılar, yolcuları bir iPad uygulaması ile 10 sezon boyunca incelediler. İnceme sonucunda, uçağın ortasında oturan yolcuların enfeksiyona yakalanma olasılığının %80’lere çıktığı görüldü.
Ortadan öne doğru her yolcu hastalık için oran %3 daha düşüyordu. Oluşturulan modele göre, bulaşıcı bir hastalığa sahip uçakta, uçuş başına %4.6 yolcunun hastalanma olasılığı mevcut olduğu belirlendiAraştırma süresince farklı bir konuda açıklığa kavuştu. Yolcuların %40’ı uzun uçuşlarda yerini hiç terk etmiyor, %40’ı en az bir kez kalkıyor ve %20’si iki veya daha fazla kez kalkıyordu. Araştırmalar genel olarak tek koridora sahip uçaklarda yapıldı. Bu noktada düşünürsek, daha fazla koridor, daha fazla hastalık riski anlamına geliyordu.