S: Şirketin nasıl bir performans gösteriyor?
GE: Rakamlara bakarsanız ki bakabilirsiniz çünkü biz rakamlarımızı halka açıklayan bir şirketiz oldukça iyi durumdayız. Sonuçlarımızdan memnunuz. 2013’ün sonunda Avianca Holding 2012’de 4.1 milyar dolar olan gelirini 2013’te %8 oranında büyüterek 4.6 milyar dolara çıkardı. İşletme giderleri %5.9 artarak 2012’deki 3.9 milyar dolardan 2013’te 4.2 milyar dolara çıktı. Toplamda, 2013 için net gelir 2012’deki 100.7 milyon dolarla kıyaslandığında %132.5 oranında artarak 234.1 milyon dolar oldu.
Fakat 10 yıldan fazla bir süredir büyüdüğümüzü göz önüne alırsak bu rakamlar bir sürpriz değil. Ayrıca gelecek için iyi ve güçlü planlarımız var. Örneğin; takım yenileme programımız sürüyor ve takımımızın ortalama yaşı şu anda 4-5 civarında. Bu da bize pek çok fırsat veriyor. Planlarımızı Latin Amerika’dan Avrupa’ya doğru genişletiyoruz. 2014 Temmuz ayından itibaren Londra’ya servis sunuyor olacağız.
S: Bize TACA ile olan birleşmenizden bahseder misiniz? Bu değişimi uygulaması kolay oldu mu?
GE: Avianca Holding, 219 milyon dolara ulaşan gelirde iyi bir sinerji yarattı. Birleşme oldukça sorunsuz şekilde gerçekleşti ve bizi pozitif bir yönde etkiledi. Bize daha fazla güç, ani büyüme ve bir birleşmeden beklenebilecek tüm sinerjiyi sağladı.
İki havayolunun servis sunduğu rotalarda neredeyse hiçbir kesişme noktalarının olmaması ilginç bir konu. Rekabet ettiğimiz sadece iki servis vardı ve yine de servislerimiz aynı zamanlarda değildi. Yani sadece uçuşların arttırılması gibi oldu.
Aslında iki havayolu da tamamen yeni bir ağa sahip oldu. Bu tam bir kazan-kazan durumu. Birçok diğer pozitif etkileri de oldu. İnsanlar Latin Amerika’dan tek bir bölge gibi bahsediyor ama bu hikayenin tamamını anlatmıyor. Her ülke kültürel olarak oldukça farklı. Bu birleşme havayollarının kendilerini bu farklılıklara maruz bırakmalarına olanak sağlıyor ve bu da sektör için iyi bir şey. Bu bizim piyasayı anlamamıza yardımcı oluyor.
Ayrıca sık uçuş programımızı da değiştirmemiz gerekti ve tüm IT altyapısını bile değiştirdik. Bu, büyük bir projeydi fakat bunu başarılı bir şekilde gerçekleştirmemiz havayolları için gerçek bir artı oldu.
Sonuç olarak, yapılacak pek çok iş ve bazı küçük tuhaf sürprizler vardı. Fakat benim tecrübeme göre bu birleşme daha iyi olamazdı. Neredeyse tamamen mükemmel bir birleşmeydi. Çoktan Kolombiya ve New York’ta halka açıldık, bu da bu birleşmenin ne kadar iyi olduğunu kanıtlyor.
S: Endüstride daha fazla birleşme görecek miyiz?
GE: Kesinlikle evet. Kiminle, nerede ya da nasıl olacağını bilmiyoruz ama bu yapılacak tek mantıklı şey. Bu zorlu ve karışık bir piyasa. Eski günlerdeki gibi gidip bir uçak alıp, bir havayolu kurabileceğiniz zamanlar artık geçti. Bugün, endüstrinin kapsamı öyle bir hale geldi ki havayolu kurmak büyük bir yatırım yapmak anlamına geliyor.
Örneğin güvenlik prosedürlerini ele alalım. Tüm gereklilikleri yerine getirmek için kalifiye elemanla birlikte kapsamlı bir organizasyona ihtiyacınız var. Bunu yapmak kolay değil.
Diğer bir deyişle, bugün havacılık endüstrisine girmek ve başarılı olmak istiyorsanız, pek çok yardıma ihtiyacınız var. Ve finansal olarak da oldukça fazla güce ihtiyacınız var çünkü bir piyasaya düzgün bir şekilde servis sunabilmek için bile 30 ya da 40 adet uçağa ihtiyacınız var.
Havacılık her geçen gün daha karışık hale gelen bir endüstri ve birleşme yapmak bu zorluğun üstesinden gelmenin bir yolu.
S: Güvenlikten bahsettiniz. Bölgede güvenliği arttırmak için neler yapılabilir?
GE: Genel olarak endüstri güvenlik konusunda oldukça başarılı.ATA ve ICAO, bu konuda önemli bir rol oynadı. İhtiyacımız olan tüm araçlara sahibiz diyebilirim.
Fakat şirketler içerisinde ve tabi ki bu bölge içerisinde güvenlik kültürünü geliştirmek için hala yapılacak şeyler var. Güvenlik, bir havayolu şirketindeki her insanın DNA’sına işlenmiş olmalı.
Kazalar, insanların güvenli olduğunu düşündükleri zaman gerçekleşiyor. Küçük şeyleri görmezden gelemezsiniz. Bir şeyin olmayacağından %99.99 emin olmak yeterli değil. Hiçbir şekilde risk alamazsınız. İnsanlar %0.01 oranında da emin olmaya hazır oldukları zaman mükemmel bir güvenlik kaydından bahsedebiliriz.
S: Kolombiya’daki altyapı ne durumda?
GE: Altyapı sorunu sadece Kolombiya’da yok. Tüm Latin Amerika genelinde bu sorun var. Hükümetler, altyapı gelişimine gereken önceliği vermiyor. Bunun sebebi havaalanı projelerinin büyük bir yatırım olmasından ve açık ve çabuk bir karşılığı olmamasından kaynaklanıyor olabilir.
Her durumda Latin Amerika, dünyanın geri kalanıyla kıyaslandığında bu konuda farklı davranıyor. Hükümetler sadece bir ekonomik kriz tarafından zorlandıkları zaman gerçekten altyapıya yatırım yapıyor.
İki sebepten dolayı bu şekilde düşünüyorlar. İlk olarak, bu kriz durumunun değişeceğini ve yatırımın işe yarayacağını biliyorlar. Bu, pozitif bir ekonomik hamle olarak görülüyor. İkinci sebebi ise, ekonomik kriz anında yapılması gereken şey insanlara istihdam sağlanmasıdır. Altyapıdaki yatırım, istihdam yaratma olanağı sağlıyor.
Yine de, Latin Amerika’da bir altyapı krizi olduğunu kabul etmek zorundayız. Tabi ki özellikle buradaki havaalanlarından bahsediyorum ama genel olarak altyapıda sorunlar var. Bölgenin gelişmesi gerekiyor.
S: Peki Latin Amerika’daki havacılık son zamanlardaki etkileyici büyümesine devam edebilecek mi?
GE:Devam edebilmeli çünkü Latin Amerika yeni bir orta sınıf, yeni tüketiciler yaratıyor – fakat hala gidilecek uzun bir yol var. Potansiyel talep ortada ve hükümetin bunu görüp karşılık vermesi gerekiyor.
Latin Amerika’daki hükümetler her zaman eşitliği geliştirmek için daha neler yapılabileceğine odaklanıyor ve hala toplumun büyük bir kısmının havacılığa hiç ulaşımı yok.
Bu potansiyeli açığa çıkarabilirsek ve altyapıyı geliştirebileceğimizi varsayarsak, işte o zaman büyümenin devam etmemesi için herhangi bir sebep yok.
S: Altyapıyı bir kenara bırakırsak, büyümeyi engelleyen başka ne gibi engeller var?
GE: Birçok engel var. Tüketici kurallarının pek bir anlam ifade etmediği çok açık bir sorun ve IATA’nın bu durumların ne kadar yaygın olduğuna dikkat çekme konusunda çok hızlı davrandığını biliyorum.
Daha sonra, havayolu ücretlerinde büyük bir artış anlamına gelen havaalanı ruhsatları var. Bunların yapılış şeklinden dolayı hükümet, temsilci, havayolları ve tüketici arasında anlaşmazlıklar yaşanıyor. Bu doğru bir yöntem değil. Bu anlaşmaların tüm taraflara faydalı olması ve onları birbirleriyle anlaşmazlığa düşürmemesi gerekiyor.
Yani birçok engel var ve bölgedeki havacılığın tüm bu engelleri aşması gerekiyor. Bunu başaracağımızı düşünüyorum.
S: Peki ya çevre konusu? Küresel bir piyasa merkezli önlem için ICAO sürecine güveniyor musunuz?
GE: ICAO oldukça önemli bir kurum fakat nihayetinde ICAO sadece oybirliğine ulaşmaya çalışabilir. Bir regülatör değil, yürütme yetkisi yok bu sebeple bu konularda zorluklar yaşıyoruz.
Avrupa bunu kanıtlıyor. Çevreyle değil de daha çok gelirle ilgileniyorlar gibi görünüyor.
Havacılık diğer endüstrilerle kıyaslandığında çevre konusunda iyi performans gösteriyor ve bunu söylemekten korkmamalıyız. Büyük şehirlerde trafik kurallarını kabul eden fakat insanları daha etkili bir şekilde taşıyan uçakların masrafları hakkında şikayet eden bazı çevrelerin iki yüzlülüğünü de vurgulamamız gerekiyor.