Havacılığın gelişmesi ortaya çıkmasının ilk asırı boyunca hız, mesafe, yükseklik, uçuş süresi, uçağın kapasitesi ile ilgili rekorların kırılmasına bağlıydı. Bu alanda ana rekorlar geçen yüzyılın 60’lı-70’li yıllarında kırılmıştı, bundan sonra da rekor hevesi kaçıp gitmiş, uçakların ömrü süresi ise önemli ölçüde artmıştır.
Bununla beraber havacılıkta ilerleme devam ediyor, ama onun yüzü kökten değişmiş oldu. Araçların gelişmesi donanım iyileştirilmesi, enerji tasarruflu motorlar, daha hafif yeni malzemelerin geliştirilmesi yolundan gidiyor.
Son yılların en önemli atılımlarından biri insansız hava araçlarının (İHA) gelişmesi olmuştur. İnsanın uçaktan ayrılması sayesinde hava aracının boyutları ve ağırlığı önemli ölçüde azalmış oldu. Bunun ötesinde havacılık sadece İHA’lar ile sınırlı kalamaz, çünkü radyo elektronik savaşının gerçek olduğu koşullarda gelişmiş silahlı kuvvetlere sahip olan ülkeler arasında savaşın meydana gelmesi halinde İHA ve buna benzer sistemlerin tamamen güvenli olduğuna dair kesin garantiler verilemez.
Bu nedenle insanlı uçakların geliştirilmesine devam ediliyor, modern elektronik donanım sayesinde onlar çeşitli görevleri yerine getirebilen evrensel askeri uçak haline geliyor.
Bir uçak tipi çerçevesinde böyle gelişmenin örneğini mesela T-10 platformu sunuyor. Hemen hiç karada çalışma yeteneğine sahip olmıyan yüzde yüz hava askeri uçağı Su-27’den başlayarak o hem havada görevlerini yerine getirebilen hem de karadaki hedefleri vurabilen Su-30MKİ/Su-30 SM ve Su-35 uçaklarının geliştirilmesini sağladı. Dahası, Sovyet yapımı Su-27 Su-27SM’ye dönüştürüldükten sonra aynı imkanlara kavuşmış olacak. MAKS’ta bu efsanevi uçak ailesinin en başından beri bugüne kadar gelişmesi sergilenecek. Her şeye göre T10 platformu olan araçlar en azından yirmi yıl daha seride kalacak.
Aslında modern havacılığın çeşitliliğine artık şimdiden şaşırabiliriz. 40-50’li yıllarda tasarlanmış Tu-95 uçağının kanadı altında dururken havada beşinci nesil T-50 avcı uçağının uçuşunu izleme fırsatını yakalamış olacağız çünkü.
