spot_img
spot_imgspot_img
10.1 C
İstanbul
Cuma, 6 Aralık 2024

McDonnel Douglas DC-10-10 ile Gelen Felaket !

Seçtiklerimiz

1-Türk Hava Yolları TK-981 “ANKARA”

3 Mart 1974 günü, 346 yolcusu ile ölüme uçan Türk Hava Yolları’nın McDonnel Douglas DC-10-10 uçağı, Dünya Sivil Havacılık Tarihinin en çok can kaybına mal olan kazalar listesindeki yerini koruyor.

Takvimlerin 3 Mart 1974 ‘ü gösterdiği gün, Dünya Havacılık Tarihine giren en büyük uçak kazalarından biri yaşandı. Ankara-Paris-Londra seferini yapan THY’ye ait TK-981 sefer sayılı TC-JAV tescilli MacDonnel Douglas DC-10-10 “ANKARA” ticari isimli yolcu uçağı Paris Orly Hava Alanı’ndan Londra Heathrow Hava Alanı’na gitmek üzere havalandıktan 25 dakika sonra Ermenoville ormanlarına düştü.

BİLANÇO : Bu kazada, 13’ü mürettebat, 333’ü yolcu Toplam 346 kişi hayatını kaybetti. Kaza, Dünya Uçak Kazaları sıralamasında 5. sırada yer almaktadır.

SEBEP: Kazaya, Orly Hava Alanı’nda yer görevlisi olarak çalışan ve İngilizce bilmediği için Kargo kapısını abanarak kapatan Cezayir asıllı Mohammed Mahmoudi sebep olmuştur.Kokpitte kapı kapanmış olarak görülüyordu.

Türk Hava Kuvvetleri’nden ayrıldıktan sonra Türk Hava Yolları’nda çalışmaya başlayan Kaptan Pilot Nejat Berköz , First Officer Oral Ulusman ve Ucuş mühendisi Hüseyin Özer’den oluşan ekip, uçuşun ilk bacağı Ankara Paris arasını sorunsuz tamamlamıştı. 346 yolcu ve mürettabatla Paris’ten 12:30’da havalanan uçak kısa bir süre sonra FL 230 için tırmanma müsadesi aldı ve yönünü Londra’ya çevirdi. Uçak, FL 130’a geçerken radarda kayboldu.

SONUÇ: Yapılan araştırmalar ve CVR kaydı incelemeleri sonucunda uçağın hızlı dekompresyon sonucu hasar gördüğü ve yatay stabilizeyi kontrol eden mekanizmanın görev yapmaması sonucu saatte 430 knot süratle yere çakıldığı anlaşılmıştır.

McDonnel Douglas DC-10-10 tipi uçağın, ” Konstrüksiyon zafiyetlerine”, “Vurdum duymazlık” ve “Teknik Yetersizlik” ler de eklenince acı sonuçlar kaçınılmaz olmuştu.

2- American Airlines AA 96 Sefer Sayılı Detroit Buffalo Uçuşu:

Sıcak bir 12 Haziran 1972 akşamı, American Airlines DC-10-10 uçağı pilotları Los Angles Hava Alanı’nda kalkış öncesi rutin kontrollarını yapıyordu. Kokpitte, 52 yaşındaki Kaptan Pilot Bryce McCormick 28 yıllık pilotluğu ve 24.000 saat uçuş ile American Airlines’in en tecrübeli Pilotu ünvanına sahipti. Kokpit personeli, ikinci Pilot Peter Page Whitney ve uçuş mühendisi Clayton Burke yılların tecrübelerini omuzlarına çoktan yansıtmışlardı.

Sekiz kabin personeli, çok tecrübeli Kabin Amiri Cydya Smith’in koordinesinde ve gülücükler dağıtarak yolcuların yerlerine oturmalarını temin etmekteydiler. Uçağın rotası, Amerika’nın güneşli batı sahili Los Angeles’dan kalkış, Kanada sınırına yakın Detroit üzerinden Buffalo ve Amerika’nın doğu sahilindeki Dünya Kenti New York olarak verilmişti.

Detroit’te inen yolcular ne kadar talihli olduklarının henüz farkında değillerdi. Yolcular merakla uçağın arka Kargo bölümüne yüklenen “Tabutu” izlemeye koyulmuşlardı. En arka bölümde oturan yaşlı bir kadın bunun uğursuzluk getirmemesi için dualar mırıldanırken haç çıkartmaya da devam ediyordu. Yüklenen tabutun boyunun yeterli olmasına rağmen, kargo kapısı bir türlü kapatılamıyordu.

Kokpitte, sol arkadaki kargo kapısının kapanmadığı işareti, tedirgin personeli daha da huzursuz etmişti. Çaresizce sağa sola koşuşan yer personeli için bu durum DC10’larda alışılmadık birşey değildi,üretici şirket Mc Donnel Douglas bütün ikazlara rağmen hatalı imal edilen kargo kapılarının kilitlenme mekanizmalarını değiştirmeye razı olmuyordu. En sonunda, gelen Uçuş Mühendisinin de yardımları ile kapıyı zorlayarak kapatmışlardı. Ama hiç kimse, kapı kilitleri ile gövde arasındaki metal levyenin kıvrılıp icerde yerine oturmadığını da fark etmemişti. Bu olay bir ilk değildi ama kokpitte devamlı yanıp sönen ikaz ışığı da görülmüyordu artık.

American Airlines’in AA 96 sefer sayılı numaralı DC 10-10 uçağı tam planlandığı gibi 19:20’de 56 yolcusu ve 11 kabin personeli ile sadece 280 km uzaklıktaki Buffalo uçuşuna başlamıştı.

Cleveland Kontrol uçağı 6400 Metrede devir alana kadar uçuşta hersey normaldi. Kalkıştan tam dört dakika sonra 19:24’de Ontario yakınlarındaki Windsor üzerinde 3650 Metrede uçarken felaket büyük bir gürültü ile geldi.

Tabut’un yüklendiği kargo kapısı basınç farkına daha fazla dayanmayarak müthiş bir gürültü ile göğe uçtu ve arkasından Tabut da boşlukta kayboldu. Uçağın arka bölümünün kabin tabanı çökmüş, tuvaletler, mutfak karton gibi kıvrılmış ve açılan yarıktan göğe uçmak üzereydi. Yakınlarda bulunan Hostes Bea Copeland ve en sevdigi arkadaşı Sandra McConnell kargo bölümünün içine vakumlanmışlardı. Parçalanan taban döşemesinin altından geçen ve Uçağın kumanda yüzeylerine giden paramparça hidrolik boruları, benzin iletim hatları ve sayısız kablo yolcuların gözlerinin önünde dehşet manzarası oluşturmuştu. Müthiş patlamanın ardından Kaptan Pilot McCormick kumanda pedallarının yerlerinden fırladığını ve dizlerini alet panosuna kadar sıkıştırdığını dehşetle izliyordu. Kuyruk dikmesi kilitlenmiş ve tam sol tarafa dönmüştü.

Uçağın motorları da patlamadan nasiplerini almış her üç motor da rölantiye geçmişti. Akustik alarm sinyalleri kulakları parçalarken, göstergeler çılgınca hareketler yapmaya ve kırmızı ışıklar yanıp sönmeye başlamıştı. Dev uçak, yavaş yavaş sol kanat üzerine çökerek hızla irtifa kaybediyordu. Kaptan McCormick için uçağı Autopilottan çıkartıp manuel kumandayı eline almaktan başka çare kalmamıştı.

Kokpite profesyonelliğin verdiği soğuk kanlılık hakim olmasına rağmen bir ölüm sessizliği de çökmüştü. Uçuş mühendisi iki motorun öldüğünü, üçüncü motorun çalışmakta oldugunu ve hidroliklerin görev yaptığını rapor etti. Uçağın gerilerinden bir yangın ikazı geliyordu ama hiç kimse ilginemiyordu. McCormick, yangına anında müdahale edilmesini emretti. Arkadan gelen patlama kargo bölümüne yerleştirilmiş bir bombaolabilir miydi ? Uçağın arka bölümü ne halde idi ? Bu durumu kimse aklına bile getirmek istemiyordu. Tek düşünce, kabin basıncının düşüşünü önlemek için uçağın daha alçak irtifaya indirilmesiydi.

Kabin görevlisi Smith, yılların tecrübesi ile arka bölümdeki yolcuları uçağın ön koltuklarına yıldırım hızı ile nakletmişti. Kokpit kapısını büyük bir endişe ile açtığında kaptan McCormick’in dönüp baktığını görünce içine serin bir su serpildi. Kokpitte soğukkanlı üç kişi görev yapmanın telaşı içindeydiler. Cleveland Kontrol derhal haberdar edildi ve Acil iniş için müsade istendi.

Uçak kumandalarına reaksiyon göstermekte gecikiyordu, hidroliklerde bir sorun olduğu belli idi. Kuyruk dikmesi kilitlenmiş, uçak sola kaçıyordu. Motor gaz kolları ile oynayarak uçağı rotada tutmak gittikçe zorlaşıyordu.

Cleveland Kontrol’un, Detroit’e dönme teklifini reddetti. 28 yılı aşkın pilotluk mesleğinde kullandığı DC3, DC4, DC6, DC7, Convair ve Boeing 707 uçaklarını düşündü, bütün tecrübelerini parmaklarının ucuna vermiş ve uçağı salim yere indirmeye koyulmuştu. Ne yazık, bu dev uçağın hidrolik sistemlerinin mekanik tek bir yedeği dahi yoktu. Hidrolik sistemlere körü körüne güvenilmemesini hep söylemişti ama bunları düşünmek için artık vakit çok geçti. Trim mümkün olmuyordu, uçaktaki hiç bir kumanda yüzeyine komut vermek mümkün değildi. Elinin altında sadece iki motora kumanda edebildiği gaz kolları vardı.

McCormick, acil inişe karar verdiğinde uçak 3400 metrede takriben 300 km/h ile uçabiliyordu ama dakikada 100 metre irtifa kaybediyordu. Daha süratli irtfa kaybetmek şarttı, flapların 15-dereceye indirmeyi ve biraz daha fazla sürat ile dakikada 250 metre irtifa kaybetmeyi zorlukla başardı. 1000 metre irtifaya indikleri anda iniş takımlarını açma komutuna eli titreyerek uzandı, hidrolik çalışmazsa ve iniş takımları tam açilmazsa ölüm de kaçınılmazdı. Gözünün ucu ile ikaz lambasına korkarak baktı, o anda dünyanın en mutlu pilotu idi. İkaz ışıkları yeşili gösteriyordu. İniş takımları açılmış ve kilitlenmişti. Hava alanına tam 4 kilometre mesafedeydi, sürati 350 km/h ve flapları 22-derece ayarlanmıştı. 132.500 Kilogram ağırlıgındaki dev kuşu yere indirmek için çok az bir vakti kalmıştı.

Saat 19:44’de kalkıştan tam 24 dakika sonra 305 km/h ile tekerleklerini piste koyduğunda kabusun sona erdiğini sanmıştı. Sol tarafa kilitlenen kuyruk dikmesi uçağı sağa çekmiş pist dışına atmaya başlamıştı. Önce sol motorun gazina yüklendi, arkasından sağ motora biraz daha gaz açtı, istenen SONUÇ, elde edildi ve dev uçak 56 yolcusu onbir kabin görevlisi ile 3200 metre uzunluğundaki iniş pistinin bitişine 500 metre kala ağır ağır durdu.

Kaza ve kırım araştırmaları sırasında, Amerikan NTSB kuruluşu, üretici Mc Donnel Douglas Firmasından kargo kapılarının menteşe ve kilit mekanizmalarının yeniden düzenlenmesini talep etti. Güçlü “Lobby” ve ” Kazada hiç kimsenin ölmemiş olması ” gerekcesi ile bu değişikliğe neden görülmedi.

Amerikan FAA, kargo kapılarına monte edilen küçük bir pencerelerden kapının kilitlendiğinin kontrol edilmesini yeterli buldu.

Eğer gereken değişiklikler yapılmış olsa idi, Türk Hava Yolları’nın DC-10-10 tipi uçağının içindeki 346 insanımıza, Paris yakınlarındaki Ermonoville ormanları 3 Mart 1974 tarihinde mezar olmayacaktı.

Bu faciada ruhlarını teslim edenlerimize Allah’tan rahmetler diliyoruz.

İlgili Makaleler

- Corendon -spot_img

Son Dakika