Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı; TSK, MİT ve Emniyet’ten o dönem tutulan raporları ve istihbarı bilgileri istemesine rağmen kurumlardan Savcılığa cevap gelmedi!
“Devlet içersinde hala faili meçhul cinayetlerin, kirli iş ve ilişkilerin ortaya çıkmasını engelleyen kişi veya guruplar varlığını sürdürüyor. Böyle soruşturmalar her zaman engellenme ve üzerinin örtülmesi ihtimaliyle karşı karşıyadır.”
Eşref Bitlis’in şüpheli ölümüyle ilgili yürütülen soruşturma yeni delil bulunmadığı takdirde beş ay sonra düşecek. Tehlikenin farkına varan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı; TSK, MİT ve Emniyet’e yazı yazarak o dönem tutulan raporları ve istihbarı bilgileri istemişti. Kurumlardan bugüne kadar Savcılığın talebine cevap gelmemesi manidar bulunuyor.
Konu hakkında çarpıcı açıklama ise Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Sinan Kılıçkaya’dan geldi. Devlet içersinde hala faili meçhul cinayetlerin, kirli iş ve ilişkilerin ortaya çıkmasını engelleyen kişi veya gurupların varlıklarını sürdürdüklerini ifade eden Kılıçkaya, “Bu nedenle böyle soruşturmalar her zaman engellenme ve üzerinin örtülmesi ihtimaliyle karşı karşıyadır” dedi.
Uykudalar ama
“Cumhuriyet Savcılarının görevlerini cesurca, dikkat ve özenle yapmaları millete karşı sorumluluklarıdır” diyen Kılıçkaya, “Aksi halde devletin içine çöreklenmiş olan geçmişte milletin aleyhine birçok kirli işleri yapan yasadışı oluşumlar ortaya çıkarılıp tasfiye edilemez. Bu gün Ergenekon ve benzeri yapılar tamamen tasfiye edilip sorumlular cezalandırılamazsa, gizlenir uykuya çekilir sonra uygun zemini bulduklarında yeniden hortlar” diye konuştu.
Kurumlar yardımcı olmalı
Kılıçkaya sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Cumhuriyet Savcılarının görev ve sorumlulukları ağırdır. Bizler de millet ve sivil toplum olarak sonuna kadar yargının arkasındayız ve ona güveniyoruz. Kurumlarımızın da savcılarımıza yardımcı olmasını bekliyoruz.”
Karanlık süreç
17 Şubat 1993’te Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’i Diyarbakır’a götürmek üzere saat 12.30’da Güvercinlik Askeri Havaalanı’ndan kalkan uçak, kısa bir süre sonra düşmüştü. Uğur Mumcu suikastından yaklaşık 1 ay sonra meydana gelen bu olayda, Bitlis’in yanı sıra pilotlar Binbaşı Yaşar Erian ve Yüzbaşı Tuğrul Sezginler de şehit olmuştu. Dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, olayın uçak motorundaki buzlanmadan meydana geldiğini söylemişti. Ancak daha sonra İTÜ öğretim üyeleri tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, uçağın ‘buzlanma’ sonucu düşmüş olamayacağı vurgulanmış ve ‘sabotaj’ ihtimaline dikkat çekilmişti. Dönemin Meteoroloji Genel Müdürü Mehmet Önerci de kazadan 2.5 saat önce ‘037’ numaralı gizli hava raporunu Genelkurmay’a ulaştırdıklarını bildirmişti. Önerci, dönemin Güreş’in “Uçak buzlanmadan düştü” sözlerine karşılık, “Eğer öyleyse paşayı bile bile ölüme götürmüşlerdir. Çünkü biz raporumuzu sunmuştuk” demişti.
Bilirkişi incelemesi yapılamadı
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı geçtiğimiz Eylül ayında Bitlis’in ölümüyle ilgili, basında yer alan haberleri ihbar kabul ederek resen soruşturma başlatmıştı. Soruşturma çerçevesinde ilk olarak, kazaya ilişkin soruşturma yürüten ve takipsizlik kararı veren Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’ndan, soruşturma dosyasının bir örneği de istenmişti. Orgeneral Bitlis’in ölümüyle ilgili Ankara Özel Yetkili Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmada suikastın ipuçlarını verebilecek uçak enkazının 500 lira karşılığında hurdacıya verildiği ortaya çıkmıştı. Beechcraft B200King Air tipi uçağı mercek altına almak isteyen savcı bilirkişi incelemesini yapamamıştı.