Atlas Air Worldwide Başkanı ve CEO’su : William J. Flynn
CEO Röportajı: Bardağın Yarısı Dolu
S: Atlas Air Worldwide’daki yapıyı açıklayabilir misiniz?
WF: Atlas Air Worldwide (AAWW), bir holding şirketidir ve şubelerimizi dört tane faaliyet ilkesine göre yönetiriz.
%100’üne sahip olduğumuz 1992’de kurulan Atlas Air, Inc var. Ayrıca Polar Air Cargo Worldwide’ın %51’ine ve İngiltere üslü Global Supply Systems (GSS)’nin %49’una sahibiz. Dördüncü şubemiz ise, Titan Aviation’dır.
Bizim odak noktamız, değerlerimize dönerek maksimum fayda sağlamak, en yakınlardaki fırsatları ve yerleri ele geçirmektir. Stratejimiz ana yeterliliklerimizi arttırmak ve organizasyon boyunca etkinlik sağlayabildiğimiz yerlerde yeni olanaklar sunmak. Aynı zamanda, bilançomuzu da oldukça güçlü kalması için yönetiyoruz. Şu anda sağlam bir finansal pozisyondayız. Bu da bize büyüme hakkında düşünmek için esneklik sağlıyor.
S: Hangi birliktelikleri elde ettiniz?
WF: Holding şirketi dört şubenin her birine ortak servis sunuyor – finans, muhasebe, hazine, bilişim ve satın alma – ve bu da genel masraf etkinliklerini idare ediyor. Faaliyet şirketlerimize ve bölümlerine servis kalitesine odaklanmalarına fırsat sunuyor. Bakım işlerimin büyük kısmını taşerona verdik, böylece Atlas Air ve Polar adına holding-şirketi seviyesinde bakımı tedarik etmemize ve anlaşma yapmamıza birlikte olanak sağlıyor. Bizim İngiltere ortaklarımız, bu servisleri GSS için ayarlıyor.
Fikir yaratma ve yeni iş fırsatlarını değerlendirme konusunda kesinlikle birliktelikler var. Ayrıca, Atlas ve Polar ya da GSS ve Atlas arasındaki uçakları taşıyabiliriz.
24 tane Boeing 747-400 uçağımız var. Şu anda 3 tane 747-8F uçağımız var ve önemli 747-400F operatörleriyle son zamanlarda gerçekleşen bazı takım değişiklikleriyle bugün 747 uçağının en büyük faaliyetçisi olduğumuzu düşünüyorum.
S: Hava kargo sektörünün güvenlik gibi önemli konularda tek bir ses olarak hükümetle konuşabileceğini düşünüyor musunuz?
WF: Kargo güvenliğini uygulamak için en etkili yollar üzerinde farklı görüşler her zaman olacaktır. Fakat, bu konuda acil harekete geçilmesi konusunda bir görüş farklılığı yok. Havayolları IATA ile çalışıyorlar ve ABD’de Airlines for America ve Cargo Airline Association toplu bir şekilde, endüstri Kuzey Amerika’da Ulaşım Güvenlik Yönetimi (TSA) ve Avrupa Birliği (EU) ile iyi ilişkilere sahip.
Bence, TSA ve AB güvenlik kurumları, birbiriyle uyumlu olan ve desteklenebilen güvenlik programları dizayn etmek için her zamankinden daha çok çalışıyorlar – ve gerçekten iyi sonuçlar aldığımızı düşünüyoruz.
Tüm güvenlik programlarının uygulamalarındaki özelliklerin tamamen aynısına sahip olmasına gerek yok, ama aynı elementlere sahip olmaları gerekiyor – istihbarat toplama, kargo değerlendirme sistemi, güvenilir bir nakliyat programı ve yüksek riskli kargonun gösterilmesinde bir odak noktası. Harcamalardan kaçmamıza olanak sağlarken, zeki, güvenli olmamıza ve hayatları korumamıza yardım eden bir takım yöntemler var. Tüm kargonun %100’ünün taranmasının olanaklı olduğunu sanmıyorum.
Ama şu kesin: teröristler, sürekli yöntemlerini değiştirerek tanıma sistemlerini yanıltmak için yeni yollar arıyorlar ve patlayıcıları üretmek için kullandıkları malzemelerin kombinasyonlarını değiştiriyorlar. Yani, daha önce görmediğimiz şeyler için gözlerimizi dört açmamız ve dikkatli olmamız gerekiyor.
S: Hava kargo sektörü çevresel amaçları gerçekleştirmesi için havacılığa nasıl yardım edebilir?
WF: Hava kargo bölümü çok şey yapabilir. Bir kısmı, hava kargoculuğuna özel, bazısı ise havayollarına ve havacılık endüstrisine. Bu da, modern, yakıt etkili uçakların tanıtılmasının yanı sıra, motorların ve uçak gövdesinin sürekli bir araştırma ve gelişmeye tabi tutulmasıyla başlıyor. Daha sonra da tedbirsel işler var.
Gelecek için beklememize gerek yok. Yakıt yakımında azaltma gerçekleştiren motor yıkama gibi daha etkili bakım prosedürleri var. Ayrıca, yakıt yakımını azaltan ve gereksiz beklemeleri yok eden işletim prosedürleri var. Tabi ki de, hepimiz Yeni Nesil teknolojileri ve SESAR’ı Avrupa’da göreceğimizden umutluyuz.
Son olarak, alternatif yakıtlara odaklanmamız gerekiyor. Tekrar ediyorum ki, bu bir endüstri konusu ve tüm oyuncuların yatırım yapması gerekiyor.
S: Genel olarak hava kargo pazarının görünüşü hakkındaki görüşlerinizi paylaşabilir misiniz?
WF: Ben pazarın oldukça iyi durumda olduğunu düşünüyorum. 2001’den 2007’ye kadar, hava taşımacılığında yedi yıllık bir büyüme gördük. Daha sonra, finansal krizin ve küresek ekonomik bunalımın başlamasıyla, 2008’de %10’luk bir düşüş yaşadık.
2001’de uçak taşımacılığında 32 milyon metrik tona, 2007’de 47 milyon ton zirvesine ulaştık ve daha sonra 2008’de %3.5’lik bir düşüşün yanı sıra, 2009’da 2004’te bulunduğumuz yere geri dönerek, yaklaşık 41 milyon metrik tona gerilememize sebep olan %10’luk başka bir düşüş yaşadık. Yani piyasa, bu bunalımda beş yıllık büyümeyi geri verdi. 2010’da, %12 geriledik ve yaklaşık olarak 46 milyon metrik tona geldik, geçen sene de %0.7’lik bir küçülme yaşadık.
Bu yıl durgun geçecek gibi görünüyor, ama hala hava taşımacılık piyasasında 45-46 milyon metrik tona bakıyoruz. Toplam talepte, bu oldukça iyi. Avrupa ve ABD’de 2011 yılında yaşadıklarımıza bakarsanız, bu talebi devam ettirmek bana göre bardağın yarısı dolu hikayesini andırıyor.
2011’in ilk 10 ayında yıldan yıla düzeyde bir düşüş gördük – ve Ocak-Şubat 2012 o kadar güçlü değildi – ama Mart ayı oldukça güçlüydü. Bir ay trendi yaratmaz, ama bu trendi başlatmak için iyi bir ayla başlamanız gerekiyor.