Çanakkale’de o gün bilinen coğrafyalardaki milletler karşı karşıya gelmiştir. Bir tarafta sadece Devleti Aliye-yi Osmaniye’yi savunmak için değil, kadim değerleri savunan kahramanlar topluluğu; diğer tarafta, yükselen bir sömürge düzenini yaymak için kadim kültürün merkezi İstanbul’a doğru yürüyen ordular.
Çanakkale’de savaşan sadece iki millet değil, iki zihniyet, iki dünya telakkisidir. Savunulanın sadece Çanakkale, İstanbul değil, bütün bir insanlık tarihinin olduğunu görürsünüz. Hint yarımadasındaki, Asya’daki, Balkanlar’daki soydaşlarımız ne hissetmişse, Çanakkale Savaşının bir cihan savaşı olduğunda hiçbir tereddüt yoktur.
Birçok milletin kaderi bu topraklarda belirlendi. Her şeyden önce bizim kaderimiz. Çökmekte olan bir imparatorluğun tekrar ayağa kalkması için bir kahramanlık destanına ihtiyaç vardı. Hep birimizin ailesinde mutlaka bir Çanakkale hatırası vardır” dedi.
Diyanet’in bu sabah bütün camilerde buğday çorbası vermiş olması ve dualarla şehitleri anması mühimdir. Milli idrakimiz burada nasıl tekrar inşa edilmişse, savaştığımız askerlerin ülkelerinde de aynı his yaşandı. Avusturalya, Yeni Zelanda liderleri, ‘Bugün kimliğimizi Çanakkale’ye borçluyuz’ derler.
O mevzilerde Diyarbakırlı, Tokatlı, Muğlalı, Rizeli de vardı, Akdeniz, Karadeniz, doğu ve batılı da vardı. Ağrı’ya, Kaçkarlar’a selam vererek büyüyenler de vardı. Dersaadeti, milletin kalbini, yüreğini korumak için omuz omuza çalıştılar. Yüz yıl sonra bu milletin arasına nifak sokmak isteyenlere karşı milletimiz ve devletimiz için, Türk Silahlı Kuvvetleri adına söz veriyoruz ki, bütün vatandaşlarımızın tarihdeşliği, kaderdaşlığı için gece gündüz çalışacağız. Aramıza nifak sokmaya çalışanlara Çanakkale ruhuyla karşı duracağız. Hepsi Çanakkale’ye gelerek bir kardeşlik mesajı getirmişler.
Ortadoğu’da barışın egemen olması, o kardeşlerimizin torunları için ne yapmak gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. İnsanlık için harekete geçmekte tereddüt etmemiş ecdadın evlatlarıyız. Türkiye’nin merhamet, şefkat, kudret elini hissetmek istediklerinde onların yanında olacağız”.
Onlara da savaşa ara verildiğinde merhametle muamele etiler. Kalıcı Anadolu coğrafyasını kılmak için çalışıyoruz. 2023 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılını idrak edeceğiz. Bugünden o güne seslenerek diyorum ki, Türkiye Cumhuriyeti herkesten önce Çanakkale’de şehit düşen ecdadımızın mirasıdır ve onların malıdır.
O kahramanlık destanını yazan şehitlerin torunları olarak söz veriyoruz. Bir daha bu topraklarda Düyun-u Umumiye ayıbı yaşanmayacak. Bu millet bir daha başkasından borç isteme zilletini yaşamayacak. Eğer Çanakkale Savaşını kazanmakla birlikte, Birinci Dünya Savaşını kaybetmiş, vatan topraklarının büyük kısmını terk etmek zorunda kalmışsak, bunun sebebi, askerlerimiz ya da onların komutanları değil, bir devletin Düyun-u Umumiye üzerinden iliklerinin sömürülmüş olmasıdır.
İktisaden çökmüş olmasıdır. İşte öyle bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmak ve geliştirmek istiyoruz ki, öylesine büyük güç haline getirmek istiyoruz ki, her şeyiyle kendi kendine yeter olsun, mazlumlar ihtiyaç hissettiğinde onlara kucak açacak kudrette olsun, herhangi bir namert bu topraklarla ilgili bir plan yapma cüretine kalkışırsa, aynı şekilde kudret sahibi olsun. Bir devletin bekası kudret ve şefkat sahibi olmasıyla mümkündür” dedi.
Son savunma sanayii icra komitesinde bunun kararını aldık. Türk Silahlı Kuvvetleri Altay tanklarıyla gücüne güç katacak. Gemilerimizin çoğu Türk malıdır. Türk subaylarının kudretine emanet edilmiştir. İnsansız hava araçları, füze savuna sistemlerini yapmak hem Çanakkale şehitlerine, hem gelecek nesillere bir borcumuzdur. Bu borcu ödemek için gece gündüz çalışacağız. Savaşmadan barışı kazanmak istiyorsak her an savaşa hazır olmak zorundayız. Çanakkale bizim için büyük bir derstir.”
Her bir komutanımıza, her bir askerimize huzurunuzda teşekkür etmek istiyorum. Bu tecrübe dahi göstermiştir ki, bizim milletimizin en önemli hasletlerinden biri, eğer onurumuzu, izzetimizi korumak gereken bir an söz konusu olmuşsa, o anın gereğini yapmak konusunda tereddüt edilmemesidir” dedi.