Türkiye’nin Milli Uzay Programı’nın tanıtımında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan,”2023 sonunda yakın dünya yörüngesinde ateşleyeceğimiz kendi milli ve özgün hibrit roketimizle Ay’a ulaşarak sert iniş gerçekleştireceğiz.” dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Milli Uzay Programı Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye adına tarihi bir dönüm noktasına şahitlik etmek üzere bir araya geldiklerini söyledi.
Uzun süreli bir planlama ve çalışmanın ürünü olan Türkiye’nin ilk Milli Uzay Programını dünyaya ilan edeceklerini dile getiren Erdoğan, “Bu program, gerçekçi ama bir o kadar da rekabetçi hedefleri kapsayan içeriğiyle ülkemizin uzaydaki yol haritası olacaktır.
Küresel uzay yarışında, ülkemizi üst liglere taşıyacak bu yol haritasının başarıyla hayata geçmesini diliyorum.” diye konuştu.
Erdoğan, 18 yıldır Allah’ın kendilerine güzel hizmetler, yatırımlar, atılımlar vesilesiyle milletin huzuruna çıkmayı nasip ettiğini belirterek, “Bugün de evlatlarımız adına, geleceğin Türkiye’si adına yine bir büyük projenin heyecanı ile karşınızda bulunuyorum. Yüzyıllar boyunca yeryüzünde adaletin, ahlakın ve barışın öncülüğünü yapan medeniyetimizin gökyüzündeki yolculuğuna kapı aralıyoruz.” dedi.
Türkiye’nin uzaydaki hak ve menfaatlerini nasıl koruyacaklarını ve gelecek 10 yılı nasıl şekillendireceklerini açıklayacaklarını söyleyen Erdoğan, “Paylaşacağımız hedefler, bir hayal ürünü değil, havacılık ve uzay teknolojilerinde bugüne kadar başardıklarımızın bir üst noktaya taşınmasıdır.” ifadelerini kullandı.”Uydu üretme kabiliyetine sahip sayılı ülkeler arasına girdik”
Türkiye’nin kozmik rekabetteki mücadelesinin 1985’ten bu yana sürdüğüne işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
“Bu mücadelenin asıl altyapısını ise son 18 yıldaki yatırımlarımızla oluşturduk. Hamdolsun bugün her alanda olduğu gibi uzay çalışmalarında da insan kaynağı, tasarım ve mühendislik kabiliyetleri açısından çok daha güçlü bir Türkiye var.
Ülkemizi kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen, test edebilen bir seviyeye çıkardık. Kendi imkanlarımızla ürettiğimiz ve 2012 yılında uzaya fırlattığımız istihbarat uydumuz GÖKTÜRK-2 bunun ilk örneklerinden biridir.
Böylece dünyada uydu üretme kabiliyetine sahip sayılı ülkeler arasına girdik. Şimdi sırada GÖKTÜRK-3 var. Gece ya da gündüz fark etmeksizin her türlü hava şartında yüksek çözünürlüklü görüntü elde edebilecek bu uydumuzun planlama çalışmalarına devam ediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni uydu çalışmalarına ilişkin şu bilgileri verdi:
“TÜBİTAK Uzay tarafından geliştirilen ilk yerli ve milli yüksek çözünürlüklü yer gözlem uydumuz İMECE’nin de entegrasyon işlemleri tamamlandı, testleri sürüyor. İnşallah 2022 yılında bu uydumuzu da uzaya fırlatılacağız.
İMECE yörüngeye yerleştiğinde tüm kurumlarımızın görüntü ihtiyacını karşılayacak metre altı çözünürlükteki ilk milli gözlem uydumuz olacaktır. Gözlem uydularında kazandığımız tecrübeyle haberleşme uydularını da kendi imkanlarımızla üreterek bu kabiliyete sahip 10 ülkeden biri olmakta kararlıyız.
Bilindiği gibi geçtiğimiz ay başında başarılı bir şekilde uzaya fırlattığımız Türksat 5A uydusu ile faal haberleşme uydularımızın sayısını 4’e yükselttik. İnşallah yerli ve milli imkanlarla ürettiğimiz ilk haberleşme uydumuz Türksat 6A’yı da 2022’de uzaydaki yörüngesine yerleştireceğiz.”
“Bilgilerin güvenliğini de tamamen sağlamış olacağız”
Uydu entegrasyonu kadar önemli bir husus olan uydu teknolojilerinin alt bileşenleri ve yazılımlarını üretmek noktasında da yoğun çalışmalar içerisinde olduklarını dile getiren Erdoğan, “Yüksek çözünürlüklü uzay kamerası, yeni nesil uçuş bilgisayarı ve yazılımları, elektrikli itki motoru, yönlendirilebilir anten, tepki tekeri, yıldız izler, güneş algılayıcı gibi birçok kritik alt sistemi özgün olarak geliştirip ürettik.
Önümüzdeki süreçte Türk mühendislerinin yerli yazılımlarıyla birlikte uydulardan elde ettiğimiz bilgilerin güvenliğini de tamamen sağlamış olacağız.” diye konuştu.
Türkiye’nin uzay alanındaki kurumsal kapasitesine de büyük önem verdiklerini söyleyen Erdoğan, “Roketler, uydular, yer sistemleri ve daha nicesi için kurduğumuz modern altyapılar sayesinde fikirden ürüne kadar ihtiyaç duyulan tüm imkanları sağlayabiliyoruz.
TÜBİTAK Uzay, TÜBİTAK SAGE, Delta ve ASELSAN, TUSAŞ, Roketsan, Türksat ve İTÜ başta olmak üzere birçok kuruluşumuzun altyapılarında önemli projeler yürütülüyor.
Uzay ve roket test merkezlerimiz, uzay sistemleri tasarım ve test laboratuvarlarımız, uydu haberleşme ve uzaktan algılama, araştırma merkezlerimiz, yer kontrol istasyonlarımız, optik sistemler araştırma ve uygulama altyapılarımızda her geçen gün daha yetkin hale geliyoruz.” dedi.
Uzay sistemleri alanında montaj, entegrasyon ve test hizmetleri sağlayan uluslararası bir oyuncu konumunda olduklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Çok az sayıda gelişmiş ülkenin sahip olduğu Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezimiz, 2015 yılından beri bu görevi yürütüyor. Uydu bileşenlerinin radyasyona dayanıklılığının test edildiği Türkiye’nin ilk parçacık radyasyonu test altyapısı olan ODTÜ Saçılmalı Demet Hattını 2019 yılında hizmete aldık.
Şu anda en önemli eksiğimiz fırlatma konusudur. Kendi ürettiğimiz uyduları kendi roketlerimizle uzaya fırlatacak seviyelere henüz gelemedik ancak bu konuda da önemli adımlar attık.
Geçtiğimiz yıl Roketsan Uydu Fırlatma, Uzay Sistemleri ve İleri Teknolojiler Araştırma Merkezinin açılışını yaptık. Burada mikro ve mini uyduların kendi roketlerimizle uzaya fırlatılması çalışmalarını yürütüyoruz.
Nitekim ilk yerli sonda roketimiz, 136 kilometre irtifaya çıkarak uzay sınırını aşmış durumdadır. İnşallah bu merkezde daha ileri çalışmalara ve başarılara imza atarak, Milli Uzay Programındaki hedeflerimize çok daha kolay ulaşacağız.”
Türkiye’nin uydu teknolojilerinin yanı sıra astronomik gözlem noktasında da önemli altyapılara sahip olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye’nin modern anlamdaki ilk gözlemevi olan TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nin, ülkenin en büyüğü olan 1,5 metre çapında teleskopu bünyesinde barındırdığını kaydetti.
Erzurum’da Karakaya tepeleri üzerinde 3 bin 170 metre yükseklikte Doğu Anadolu Gözlemevini inşa ettiklerini dile getiren Erdoğan, bu tesis tamamlandığında 4 metre çapındaki Türkiye’nin en büyük optik ve ilk kızılötesi teleskobunun devreye alınmış olacağını ifade etti.
Erdoğan, sadece TÜBİTAK aracılığıyla son 18 yılda uydu, uzay, fırlatma sistemleri, uzay ekipmanları konularında kamu ve akademi dünyasında 56 projeye toplam 2,1 milyar lira kaynak sağladıklarını aktararak, Türkiye’nin “Uzay ve Havacılık” temalı ilk bilim merkezi olan Gökmen Uzay ve Havacılık Eğitim Merkezini 2020’de Bursa’da hizmete açtıklarını hatırlattı.
Bu tür yatırımlarla, uzay çalışmalarının gençler ve araştırmacılar nezdindeki cazibesini artırmayı ümit ettiklerine işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Biz, astronomi, matematik ve tıp gibi temel bilimlere öncülük etmiş, çığır açmış bir medeniyetin mirasçılarıyız. Türk ve Müslüman alimlerin asırlar önce yaptığı çalışmalar sayesinde bugün uzay çağını konuşabiliyoruz.
Güneşin kendine özgü hareketi olduğunu ilk keşfeden, Batılıların ‘Alfraganus’ adıyla bildiği İlk Türk ve Müslüman astronom El Fergani’dir. Andromeda gök adasını ilk kez gözlemleyen Batı dünyasında ‘Azopi’ adıyla tanınan El Sufi’dir. Jeodezi biliminin kurucusu, yer çekimi fikrini Newton’dan 7 asır önce dile getiren, güneşin hareketlerinden mevsimlerin başlangıç dönemine hesaplayan ve yaşadığı asra ismini veren El Biruni’dir.
Gök cisimlerinin yere olan uzaklığını, yerkürenin eksenindeki eğikliğini günümüz hesaplamalarına en yakın değerde bulan, İstanbul’un enlem ve boylam derecesini belirleyen Ayasofya’nın ilk müderrisi Ali Kuşçu’dur.”
Erdoğan, haberleşme, kontrol, denge kurma ve ayarlama bilimi olarak bilinen sibernetikin kurucusu, su saatlerinden şifreli anahtarlara kadar birçok otomatik mekanizmayı tasarlayanın El Cezeri olduğunu aktardı.
Trigonometri ilminin babası, sinus, kosinus, tanjant ve kotanjantın tanımı ve ispatlarını yapan, ekliptik ile Ekvator arasındaki mesafeyi ilk kez gerçeğe en yakın hesaplayanın Takiyüddin olduğunu bildiren Erdoğan, gökkuşağı ve halenin oluşumunu inceleyen, optik bilimi ve astronomi alanında döneminin en büyük otoritesi olan Mirim Çelebi olduğunu dile getirdi.
“Yapacağımız çok iş var”
“Adlarını burada sayamadığım binlerce bilim insanımızın başarılarıyla gurur duyuyoruz. Biz, işte bu alimleri yetiştiren toprakların evlatlarıyız.” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu gerçekleri asla unutmayacağız ama şunu da bileceğiz ki bizim daha yapacağımız çok iş var. Bu büyüklerimize layık olmak için yapacağımız çok iş var. Pozitif bilimlerdeki üstünlüğün son yüzyıllarda Batı’ya geçerek onları kalkındırdığını elbette biliyoruz.
Coğrafi keşiflerle değişen güç dengelerinin farkına varmada geç kaldık ve bunun bedelini ağır şekilde ödedik. Ama bugün dünya yeni bir değişimin, yeni bir dönüşümün arifesindedir. Yeni dönemde güç dengelerini, uzay keşiflerinin, bu alandaki yeni teknolojilerin belirleyeceği açıkça görülüyor.
Milli teknoloji hamlesi vizyonumuzla Türkiye’yi kritik ve özgün teknolojilerin üreticisi yapma hedefimize kilitlenmemizin sebeplerinin en başında bu gerçeği görmemiz geliyor. Şuur, özgüven ve adanmışlığa sahip olduğumuzda erişemeyeceğimiz menzil, aşamayacağımız engel olamaz bunu böyle bilelim.”
“Bu anlayışla, doğru zamanda insansız hava aracı ve silahlı insansız hava aracı teknolojilerine yatırım yaparak sahada oyunu değiştiren tarafta yer almayı başardık.” ifadesini kullanan Erdoğan, bunu başaranları tebrik etti.
“Tüm dünyanın gözü üzerimizde”
Bu akşam gerçekleştirilen etkinliği hazırlayan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve ekibini tebrik eden Erdoğan, “Tüm dünyanın gözü üzerimizde.
Niye bu kadar saldırıyorlar, neden? ‘Çılgın Türkler geliyor’ diyorlar. Milli elektrikli otomobil için de doğru zamanda adımlar attık. Bu konuda da Türkiye en çok konuşulan, takip edilen ülkeler arasındadır.” dedi.
Erdoğan, şimdi de uzay çalışmalarında doğru zamanlama ile doğru adımları atarak hareket etme kararlılığını ortaya koyduklarını belirterek, şöyle konuştu:
“Temsil ettiğimiz medeniyetin dünyaya yeniden öncü olabilmesi, Türkiye’nin uzay yarışındaki kat edeceği mesafeye bağlıdır. İnsanlığın bir kısmının değil, tamamının barışa ve huzura kavuşması için medeniyetimizi yeniden şahlandırmak mecburiyetindeyiz.
Asırlar boyunca topraklarına her ayak basan tarafından sömürülen Afrikalı kardeşlerimiz için bunu başarmak mecburiyetindeyiz. Şu anda bakıyorum da Fransa’nın başındaki zat durmadan bana saldırıyor.
Senin benle ne işin var? Sen önce Cezayir’in hesabını ver. Senin büyüklerin Cezayir’de 1 milyon insanı öldürdü, onun hesabını ver. Sen önce Ruanda’nın hesabını ver, 100 binlerce insanı öldürdünüz. Ama Türk’ün ve Türkiye’nin ne de ecdadımızın geçmişinde böyle bir şey söz konusu değil. Bizim ellerimizde kan yok ama sizde kan var.
Sürgünlerle yerinden, yurdundan edilen, dinini, dilini, ismini değiştirmeye zorlanan Asyalı kardeşlerimiz için bunu başarmak mecburiyetindeyiz. Gettolara sıkıştırılmış, faşizmin ve suç şebekelerinin insafına bırakılmış Batılı kardeşlerimiz için de bunu başarmak mecburiyetindeyiz.”
Türkiye’nin Libya’dan ve Azerbaycan’dan askerini çekmesinin istendiğini belirten Erdoğan, “30 yıldır Azerbaycan’da tüm Karabağ’ı işgal altında tuttunuz. O topraklar kimindi? O topraklar Azerbaycanlı kardeşlerimizindi. Bu toprakları işgal altında tuttunuz. Şimdi kendi göbeğini, Azeri kardeşlerimiz kesti ve biz de elimizden gelen desteği verdik ve böylece Karabağ sahiplerinin eline geçti.” ifadesini kullandı.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Macron şimdi haber gönderiyor, ‘Libya’dan Türkiye askerini çeksin.’ Sen önce bize bu aklı vereceğine bunu kendine sakla, bak orada Çad’ın, Mali’nin, Wagner’in askerleri var, siz onları oralardan çekin.
Onları çekin ondan sonra sizinle bunları konuşalım. Biz, Askeri ve Güvenlik İşbirliği anlaşmamız olan Libya ile anlaşmamızın gereğini yaptık ve sadece orada eğitim için varız. Eğitimin dışında değil.”
“Yeryüzünde adaleti tesis etmenin yolu gökyüzünde güçlü şekilde var olmaktan geçer”
Bugün yeryüzünde adaleti tesis etmenin yolunun, gökyüzünde güçlü şekilde var olmaktan geçtiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yahya Kemal Beyatlı’nın “Kökü mazide olan atiyim.” sözlerini hatırlattı.
“Geçmişimizden aldığımız güçle, kökümüzden beslenerek geleceğe bakacağız.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy’un “Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz: Gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz.” dizelerini okudu.
“Biz böyle bir milletiz.” ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Teknolojik kapasitemizi geliştirmek ve buradan doğacak ekonomiden faydalanmak için uzayda da olacağız. Şu anda uzayı görüyorum ve bambaşka görüyoruz. Elde ettiğimiz tecrübe ve birikimi bilim, sanayi ve teknoloji ekosistemimize aktarabilmek için uzayda olacağız. Onun için, daha çok çalışacağız.
Yapacağımız çok iş var. Güçlü ve bağımsız bir Türkiye’nin yerini, sadece dünyada değil, uzayda da tahkim edeceğiz. İşte bu vizyonu yürütecek olan kurumumuz Türkiye Uzay Ajansıdır. Bu kurumumuz, uzay alanında birikmiş kabiliyetlerimizi, tek çatı altında koordine etmek ve bu alanda yeni, güçlü bir sinerji oluşturmak için yola çıktı.
İlk görevi Milli Uzay Programı hazırlamak olan Ajansımız kamu kuruluşlarından özel sektöre, üniversitelerden uluslararası ortaklara kadar, tüm paydaşların katkısı ile çalışmasını tamamladı.”
10 yıllık hedefleri açıkladı
Erdoğan, Milli Uzay Programı’ndaki hedefleri gerçekleştirmek için hangi kaynak ve yetkinliklere sahip olunması gerektiğini, adımları ne zaman ve ne şekilde atacaklarını belirlediklerini aktararak, “Şimdi Türkiye’nin uzaydaki 10 yıllık vizyon, strateji, hedef ve projelerinin yer aldığı Milli Uzay Programı’mızı bugünlerde meşhur olan sloganı ile tüm dünyaya ilan ediyor ve diyorum ki ‘Gökyüzüne bak, Ay’ı gör.” açıklamasında bulundu.
“Milli Uzay Programı’ndaki birincil ve en önemli hedefimiz Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılında Ay’a ilk teması gerçekleştirmektir. İnşallah Ay’a gidiyoruz. Hazırlıklarına başladığımız Ay Programı ile bu hedefi iki aşamada tamamlamayı planlıyoruz.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konutu:
“İlk aşamada, 2023 yılı sonunda yakın Dünya yörüngesinde ateşleyeceğimiz kendi milli ve özgün hibrit roketimizle Ay’a ulaşarak sert iniş gerçekleştireceğiz. Uzay aracımızı yakın yörüngeye çıkaracak ilk fırlatmayı uluslararası iş birliği ile hayata geçireceğiz.
Bu görevi tamamladığımızda hem Ay’a ulaşmayı başaran ülkelerden biri olacağız hem de ikinci aşama Ay misyonu için gerekli bilgileri toplamış olacağız.
2028’de hayata geçirmeyi planladığımız ikinci aşamada ise aracımızı yakın yörüngeye çıkaracak ilk fırlatmayı bu kez kendi milli roketlerimizle yapmayı hedefliyoruz.
Ay’a yumuşak iniş gerçekleştireceğimiz bu aşamayı da tamamladığımızda Ay’da bilimsel faaliyetler yapabilen sayılı ülkelerden biri konumuna geleceğiz.
Böylece, medeniyet coğrafyamızın da sembolü olan hilali, al bayrağımızla Ay’a göndermenin gururunu milletimize yaşatacağız. Hazırlıklarına başladığımız Ay Programı, fırlatma, roket ve kontrol teknolojilerindeki atılımlarımız için bir kaldıraç görevi görecektir.
Bu program yüksek radyasyona dayanıklı teçhizat teknolojisinden haberleşmeye, otonomiden yapay zekaya kadar birçok alandaki çalışmalara zemin oluşturacaktır. Böylece yerli ve milli olarak geliştirdiğimiz alt sistemlerin ticarileştirilmesinin de önü açılacaktır.
Tabii bu oldukça zor ve riskli bir görevdir. Yakın zamanda Ay’a iniş denemeleri başarısızlıkla sonuçlanan ülkeleri hepimiz gördük. Türk mühendislerinin inşallah bu görevi başaracaklarına tüm kalbimle inanıyorum.”
Milli Uzay Programı’ndaki ikinci hedefi “yeni nesil uydu geliştirme alanında dünya ile rekabet edebilecek ticari bir marka ortaya çıkarmak” olarak açıklayan Erdoğan, Türkiye’nin sahip olduğu uydu üretim kabiliyetlerini Türkiye Uzay Ajansı koordinasyonunda kurulacak tek milli şirket bünyesinde birleştireceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Halihazırda uydu ve uydu alt sistemlerinin üretim faaliyetleri birden çok kuruluş tarafından yürütülüyor. Bunu tek çatı altında toplayarak, hem uydu üretim süreçlerinde tam eş güdümü yakalayacak hem de insan kaynağı başta olmak üzere tüm imkanlarımızı daha verimli şekilde kullanacağız.
Bu sayede rekabet gücümüzü artırarak, dünyadaki uydu pazarından daha fazla pay elde etmeyi planlıyoruz. Tek elden yürüteceğimiz, yerli uydu geliştirme programlarıyla, uzaydaki hedeflerimizle uyumlu olarak, yeni uydu ihtiyaçlarımızı da çok daha verimli bir şekilde gidereceğiz.” diye konuştu.
Milli Uzay Programı’ndaki 3’üncü hedefin Türkiye’ye ait bir bölgesel konumlama ve zamanlama sistemi geliştirmek olduğunu belirten Erdoğan, sivil ve askeri amaçlı navigasyon ihtiyaçları için kullanılan bu uydu teknolojisine dünyada yalnızca 6 ülkenin sahip olduğunu hatırlattı.
Uyduları yer sistemleri ile kullanarak yenilikçi bir yöntemle oluşturulacak sistem hakkında bilgi veren Erdoğan, “Kendi bölgesel konumlama sistemimiz sayesinde, büyük riskler barındıran dışa bağımlılıktan kurtulacağız. Bu hedefi başardığımızda savunma, tarım, şehircilik ve otonom araçlar başta olmak üzere kendi hassas navigasyon uygulamalarımızı geliştirebileceğiz.” dedi.
“Hedefimiz, uzaya erişim sağlamak ve bir uzay limanı işletmesi kurmak”
Böyle bir imkana sahip olmanın, Türkiye ile bölgedeki dost ve kardeş ülkelere de önemli avantajlar kazandıracağını vurgulayan Erdoğan, 4’üncü hedefin ise uzaya erişimi sağlamak ve bir uzay limanı işletmesi kurmak olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzayda bağımsız güç olmanın yolunun uzaya erişimden geçtiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
“Yerli ve milli roketlerimizi dünya yörüngesine ağır faydalı yük taşıyabilecek olgunluğa eriştirmemiz gerekiyor. İnşallah bunu da başaracağız. En önemlisi de bir uzay limanı işletmesine sahip olmaktır.
Türkiye’nin coğrafi konumu ticari karlılık bakımından faydalı yük taşıyacak bir uzay limanı işletmesi kurmaya şu an itibarıyla uygun değildir. Bu nedenle uzay limanımızı en uygun coğrafyalardaki dost ve müttefik ülkeler ile birlikte kurmayı planlıyoruz. Uluslararası iş birlikleri ile bu misyonumuzu da en kısa sürede hayata geçirmekte kararlıyız.”
“Uzay havasına ilişkin yetkinliğimizi artıracağız”
Milli Uzay Programı’ndaki 5’inci hedefin uzay havası ya da meteorolojisi olarak tabir edilen alana yatırım yaparak, uzaydaki yetkinliğin artırılması olduğunu açıklayan Erdoğan, “Uzayda ortaya çıkabilecek değişimler hayat alanımızı ve yer tabanlı teknolojik sistemleri olumsuz etkileme potansiyeline sahiptir.
Kablosuz yayınlar, haberleşme ve navigasyon sistemleri, elektrik şebekeleri ve petrol boru hatları bu değişimden ciddi zararlar görebiliyor. Tüm bu etkileri izlemek ve modellemek üzere uzay havasına yönelik çalışmalar yürüteceğiz.” diye konuştu.
Erdoğan, bu sayede özellikle Türkiye’nin yeryüzü ve gökyüzündeki operasyonlarını daha güvenli hale getireceklerini anlatarak, 6’ncı hedefin de Türkiye’nin astronomik gözlemler ve uzay nesnelerinin yerden takibi konularında daha ileri bir seviyeye ulaşmak olduğunu belirtti.
Bu alanda artacak kabiliyetler sayesinde dünya yörüngesindeki nesnelerin kayıt altına alınması ve takibine katkı sunulacağını ifade eden Erdoğan, “Bu misyona yönelik halihazırda alt yapılarımız mevcuttur.
TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi ile Doğu Anadolu Gözlemevi’ni birbirine entegre ederek tek bir ulusal araştırma altyapısı haline dönüştüreceğiz. Ülkemize kazandıracağımız radyo teleskoplar sayesinde bilim insanlarımız sırrı halen çözülememiş hızlı radyo patlamalarını çalışabilecekler.” dedi.
Bu teleskopları tasarlayacak mühendislerin derin uzay programının haberleşme altyapısının da temelini atacağını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
“7’nci hedefimiz, ülkemizde uzay sanayi ekosistemini daha da geliştirmektir. Türk mühendisleri, bilim insanları ve müteşebbislerinin uygun alt yapıya sahip olduğunda, gerekli desteği aldığında neler yapabileceği artık tüm dünyanın malumudur.
Savunma sanayinde elde ettiğimiz başarıları uzay alanına taşıyacak, burada da güçlü ve üretken bir ekosistem oluşmasını sağlayacağız. Uzay Ajansı’mızın öncülüğünde kısa sürede buradan da yeni başarı hikayeleri çıkacağına inanıyorum.”
“Uzay teknoloji geliştirme bölgesi kuracağız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uzay Programı’ndaki 8’inci hedefin bir uzay teknoloji geliştirme bölgesi kurmak olduğunu açıklayarak, sadece uzay alanında uydu geliştirebilen ve üretebilen ender ülkelerden biri olmayı yeterli bulmadıklarını söyledi.
Türkiye’yi uzay teknolojilerinin tüm alt bileşenlerini ticari olarak rekabet edebilir şekilde üretebilen bir ülke konumuna getireceklerini vurgulayan Erdoğan, “Bu amaçla Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) bünyesinde yerli ve yabancı yatırımcılara ev sahipliği yapacak bir uzay teknoloji geliştirme bölgesi kuracağız.
Burada yatırım yapacak olan firmalarımızı da çeşitli mekanizmalarla destekleyeceğiz. Özel sektörü önce güç olarak konumlandıracağımız Türkiye Uzay Ajansına da ev sahipliği yapacak bu merkezin yerini belirledik.” dedi.
Milli Uzay Programı’ndaki 9’uncu hedefin uzay alanında etkin ve yetkin insan kaynağının geliştirilmesi olduğunu olduğu bilgisini veren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Her alanda olduğu gibi uzay yolculuğumuzun da vazgeçilmezi insandır. Çocuk, genç, araştırmacı, bilim insanı, müteşebbis, teknisyen, mühendis ve diğer tüm kesimleri ile toplumumuzda uzay farkındalığını artırmak için ne gerekiyorsa yapacağız. YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığımız başta olmak üzere, ilgili kuruluşlarımızla özel programlar oluşturacak, bu alandaki nitelikli insan kaynağımızı artıracağız.”
“Bir Türk vatandaşını uzaya göndermeyi hedefliyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10’uncu ve son hedefin, bir Türk vatandaşını uzaya göndermek olduğunu duyurarak, “Eminim ki birçok kişi bu hayali kurarak büyümüştür. Hatta belki aranızda halen bu hayalini sürdürenler var. Hatta belki bayanlardan bile ben adayım diyenler vardır. Bak, Pelin Çift diyor ki ‘ben adayım.'” dedi.
“Uzaya bir vatandaşımızı göndermeyi, turistik gezi olarak değil, gelecek nesillere yol gösterecek bir bilim misyonu olarak tasarlıyoruz” diyen Erdoğan, uzaya gitme niteliklerine sahip bir kişinin gönüllüler arasından seçilerek, gerekli eğitimleri almasını sağlayacaklarını ve uzaya göndereceklerini belirtti.
Bu sayede uluslararası uzay istasyonunun altyapısından da yararlanılacağını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“Tabii benim özellikle burada bir şerhim var. Mademki bir vatandaşımız uzaya gidecek, artık astronot ya da kozmonot kelimelerine bir Türkçe karşılık bulmamız gerekiyor. Biliyorsunuz bu bizim hassas noktamız. Buradan dil bilimcilerimize bir çağrıda bulunuyor ve diyorum ki; ‘gelin Türk uzay yolcularına Türkçe bir isim bulalım.’ Tabii yalnızca dil bilimciler değil 83 milyon vatandaşımız da özgün fikirleriyle bu arayışa ortak olabilir.”
Erdoğan, saydığı hedeflerin her birinin iddialı ve zorlayıcı olduğunu ama bunların hepsinin ayakları yere basan hedefler olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin bu devrimi gerçekleştireceğinden, uzay yarışında güçlü bir aktör olarak yerini alacağından en ufak bir şüphe duymuyorum. Türkiye Uzay Ajansı’nın geliştireceği projeleri, Milli Uzay Programı’ndaki hedefleri bizzat takip edecek, destek olacağım.
Bu doğrultuda çalışmalar yürüten tüm akademisyen, girişimci ve vatandaşlarımızın hedeflerimize ulaşmamıza katkı sağlamasına imkan sağlayacak çağrılar açacak, yarışmalar düzenleyeceğiz.
Milli teknoloji hamlesi ruhuyla, genç yaşlı demeden tüm vatandaşlarımızdan bu alandaki çalışmalara yüksek düzeyde katılım ve sahiplenme bekliyorum. İnşallah devlet millet el ele verecek, göklere en çok yakışan bayrağımızı, yani ay yıldızlı bayrağımızı hak ettiği yerlere taşıyacağız. Ayağımız dünyada, gözümüz uzayda olacak. Kökümüz dünyada, dallarımız göklerde olacak.”
Milli Uzay Programı’nın Türkiye ve tüm insanlık için hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, programın hazırlanmasında emeği geçen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank başta olmak üzere, Türkiye Uzay Ajansına ve katkı sağlayan tüm paydaşlara şükranlarını sunduğunu bildirdi.
Toplantıdan notlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a konuşmasının ardından, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank tarafından Türkiye Uzay Ajansının marka tescil belgesi takdim edildi.
Erdoğan’ın huzurunda, protokol ve sözleşmeler, ilgililer tarafından imzalandı.
Buna göre, Türkiye Uzay Ajansı koordinasyonunda, TUSAŞ, Türksat ve TÜBİTAK Uzay arasında “Milli Uydu Üretim Şirketi Kurulmasına İlişkin Protokol” imza altına alındı.
Türkiye Uzay Ajansı ile İstanbul Teknik Üniversitesi arasında “Havacılık ve Uzay Teknolojileri Alanlarında Bilimsel ve Teknolojik İş Birliği Protokolü” imzalandı.
Türkiye Uzay Ajansı, Sabancı Üniversitesi ve TÜBİTAK Uzay arasında “Artırılmış X-Işını Zamanlama ve Polarimetri Uydusu Geniş Alan İzleme Uygulama Yazılımı Proje Sözleşmesi” imza altına alındı.
Türkiye Uzay Ajansı, ODTÜ ve ODTÜ Teknokent arasında “Kurulacak Uzay Teknoloji Geliştirme Bölgesinde Ortak AR-GE ve Teknoloji Geliştirme Çalışmaları Yapılması ve İş Birliği Protokolü” de imzalandı.
Toplantının düzenlendiği kongre ve kültür merkezinin tavanına yerleştirilen kubbeye 3 boyutlu uzay görüntüsü yansıtıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması öncesinde, Türkiye Uzay Ajansının logosu da tanıtıldı.
Toplantıya, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bakanlar, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş ve çok sayıda davetli de katıldı.