spot_img
spot_imgspot_img
12 C
İstanbul
Cumartesi, 20 Nisan 2024

Havacılığın yeni ümidi ‘Biyolojik Yakıt’ Deniz Yosunları

Seçtiklerimiz

Her geçen gün artan hava trafiğine karşı, 2020 yılından itibaren doğayı kirletmeyen biyojik yakıt “Deniz Yosunları” havacılığın ümidi olmaktadır.

Deniz yosunları, ilk aşamada su tankının içinde güneş ışığının etkisi ile kimyasal reaksiyona tabi tutulduğunda atmosferdeki CO2 gazını emerek yağa dönüşmektedir. İkinci aşamada ise deniz yosunları rafine edilerek uçak motorlarında kullanılan yakıt elde edilmektedir.

Biyo yakıtın en dikkati çeken özelliği, soya yağından ve günümüzde uçak yakıtı olarak kullanılan kerosinden daha fazla enerjiyi moleküllerinde barındırıyor olmasıdır.

Deniz Yosunlarının üretiminin problemsiz olması en büyük avantajdır. Güneş ışınlarının yoğun olduğu bir coğrafyada kurulan bir üretim alanında büyük bir yatırıma ihtiyaç duyulmadan Biyo yakıt elde edilebileceğini göstermektedir.

İçinde bulunduğumuz 2010 yılında “Diamond DA 42 NG” tipi uçağın tamamen biyo yakıtla uçurulabilmesi, branşa verilen en dikkat çekici sinyal olmuştur.

Aşılması gereken problem, günümüzde havacılık sektöründe kullanılan yıllık 200 Milyon ton kerosinin yerini alacak Biyo Yakıtın üretilmesidir.

Kosmetik sektöründe ve hayvan yemi üretiminde kullanılan yıllık toplam 5000 ton Deniz Yosun üretildiği dikkate alındığında, üretim imkânlarının artırılması kaçınılmazdır.

Alternatif enerji araştırmalarının yoğun olduğu Federal Almanya da suyun havadaki oksijenle reaksiyona girmesinden elde edilen enerji ile uçan Antares-H3 tipi uçağın 6000 kilometrelik bir mesafeyi kat ederek Atlantik ötesine ulaşması planlanmaktadır.

Uçaklarda su enerjisi ile çalışan APU (Auxxillary Power Unit) uçakların yerde kaldığı sürede, eksozundan sadece su buharının çıktığı ünite ile enerji ihtiyacının karşılanması 2024 yılında Airbus A320 ailesi uçaklarda uygulanmaya başlayacaktır.

Günümüzün yolcu uçaklarında su enrjisinin Hybrid Motorla kombinasyonu öne çıkmaktadır. Amerikan Boeing firması ” SUGAR ” Subsonic Ultra Green Aircraft Resarch projesi ile son derece tasarruflu bir gas turbininin elektro motor ve akü kombinasyonunu görücüye çıkartmıştır.

Havacılık sektörü “Hybrid Helkiopter” yapımına da el atmış ve Alman-Fransız-İspanyol ortaklığı EADS “Eurocopter” in üretimini gerçekleştirmiştir.

Helikopter, ses kirliliğinin en yoğun olduğu kalkış ve inişte elektrik motorunu devreye sokmaktadır.Uçuşun diğer safhalarında devreye giren iki zamanlı diesel motoru ile ” Hybrid Helikopter Superlibelle ” %50 yakıt tasarrufu sağlamıştır.

Teknolojinin 300 ton ağırlığındaki bir hava aracını elektrik enerjisi ile uçurabilmesi henüz mümkün değilse de, tıpkı Amerikalı Wright kardeşlerin bir kaç saniye havada kalan uçaklarını geliştirerek bugünlere gelinmesinde önemli bir rol oynadıklarını da unutmamak gereklidir. Aradan geçen 50 yıl içinde havacılık sektörünün geldiği nokta gözler önündedir.

Hoş ve Sağlıcakla Kalın

İlgili Makaleler

- Corendon -spot_img

Son Dakika