Katrina Smith ve Alan Lane çiftini İngiltere’nin başkenti Londra’nın en büyük havaalanı Heathrow’da ellerinde valizleriyle görseniz, kayak yapmak için tatile gidiyorlar sanırsınız. Rengarenk kazağı, inci küpeleri, şalı ve şişme montuyla ne Katrina’nın ne de yeni tıraş olmuş, kadife pantolon ve örme kazak giyen eşi Alan’ın turistten bir farkı yok gibidir. Oysa onlar Heathrow Havaalanı’nın evsiz sakinleri. 500 bin sterlin değerindeki evlerini kaybettikten sonra sokakta kalan 62 yaşındaki Smith ile 71 yaşındaki eşi Lane, çareyi havaalanında yatıp kalkmakta bulmuş. 100 yardım kuruluşuna mail gönderip destek isteyen çifte bugüne kadar olumlu dönüş yapan olmamış. 18 aydır havaalanı çalışanları fark etmesin diye her gün başka bir bölümde uyuyan çift, “Dünyada sığınabileceğimiz başka bir yer yok. Bu çok kalp kırıcı.” diyor. En büyük arzuları ise kendilerine kısa zamanda bir yardım elinin uzanması.
Başrollerinde Tom Hanks’in oynadığı ‘Terminal’ adlı filmi izleyenler hatırlar. Usta yönetmen Steven Spielberg Doğu Avrupa’daki Krakozya adlı bir ülkeden New York’a gelen Viktor Navorski’nin hikayesini anlatır. Amerika yolundayken ülkesinde askeri darbe olması üzerine Viktor, New York’un JFK Uluslararası Havaalanı’nda mahsur kalır. Pasaportu artık geçersiz olduğu için ABD’ye girme hakkını yitirmiş durumdadır. Ülkesindeki savaş bitinceye kadar havaalanı terminalinin transit yolcular salonunda beklemek zorundadır. Katrina Smith ve Alan Lane çiftinin hikayesi de film senaryosu olacak cinsten. Uluslararası bir şirkette iletişim danışmanı olarak çalışan Lane, yıllık 80 bin sterlin kazanıyordu. Ünlü isimlerin çocuklarına dadılık yapan eşi Smith’in geliri de en az onun kadar yüksekti. Kendilerine 500 bin sterlin değerinde 3 katlı bir ev satın alan çift, emeklilikte geçirecekleri günlerin hayalini kuruyordu. Ta ki beklenmedik kötü sürprizlerle her şeylerini kaybedene kadar. 18 ay önce sokakta kalan Smith ve Lane çifti elbiselerini koydukları valizlerini yanlarına alarak yolcu gibi Heathrow’a gelmiş. O gün bugündür havaalanındaki plastik sandalyelerin üzerinde günlerini geçiren Smith ve Lane, fark edilmemek için her akşam farklı terminallerde uyuyor. Akşamları wi-fi kullanarak akıllı telefonlarından sevdikleri dizileri izleyen çift, havaalanının son yolcuları da ayrıldıktan sabaha karşı 02.00’de uyumak için uygun terminali buluyorlar. Smith, “2 saatlik bir uykudan sonra uyanmamız gerekiyor. Çünkü havaalanının yeni yolcuları geliyor.” ifadelerini kullanıyor. Alan Lane havaalanındaki bir kafede iş bulmuş ve bir yıl içinde 7 bin sterlin kazanmış. Ancak bu bir evde yaşamaları için yeterli olmuyor. Çift, haftada iki gece havaalanına yakın bir pansiyonda kalıyor. Smith ve Lane, kıyafetlerini yıkayıp, biraz dinlendikten sonra tekrar havaalanının yolunu tutuyor. “Burada küçük bir topluluğuz. Tek farkımız birbirimizi tanımamak.” diyen Lane ise havaalanını kendileri gibi kullanan başka evsizlerin olduğunu da hatırlatıyor.