Artık kabul edilmesi gereken bir gerçek var, toplu imha silahları sadece nükleer, kimyasal veya biyolojik silahlarla sınırlı değil. Siber savaşlar da en az onlar kadar yıkıcı etkilere sahip olabilmektedir.
Teknolojinin akıl almaz bir hızla ilerlediği günümüzde, askeri alanlarda da devrimsel niteliklerde değişiklikler oluyor. Harp tarihine bakıldığında, başlangıçta savaşların kara ve deniz yüzeyinde cereyan ettiğini görüyoruz. Denizaltı ve uçakların savaş meydanlarında yerini almasıyla birlikte savaş sahası üç boyutlu bir yapıya büründü. Arkasından da uzaya çıkılmasıyla askeri terminolojiye 4’ncü bir boyut daha eklendi. 20. yüzyılın sonlarına doğru ise bilgiyasar ve veri iletim teknolojilerinin çok hızlı gelişimi ve askeri silah sistemlerine entegre olması, büyük bir değişim niteliği taşıyan ağ merkezli harp kavramının beraberinde 5. boyut muharebe ortamı olarak gündeme getirdi.
Bir çoğumuz için çok yenilikçi bir durum olarak görülse de siber savaş aslında çoktan başlamış durumdadır.
Stratejik şebekelere ağ ortamında ciddi saldırılar yapıldı. Amerikan Hava Kuvvetleri’ne ait bir EP-3 elektronik dinleme ve gözetleme uçağının Çin Hava Kuvvetleri’ne ait bir uçakla çarpışıp yere indirilmesinin ardından, ABD’nin tüm Federal Dairelerinin bilgisayarlarına sanal ortamda bir saldırı düzenlendiği görüldü. Aynı şekilde Yugoslavya’ya karşı düzenenlenen harekat sırasında Amerikan savaş uçakları yanlışlıkla (!) Çin’in Belgrad Büyükelçiliği bodrumundaki bir radyo ! istasyonunu vurmuştu.
ABD, bu olayın ardından hemen bir siber saldırıya uğramıştı. Ancak bu tür siber saldırılar bugün yalnızca devlet veya askeri ağlar üzerinde cereyan etmiyor.
Sivil, askeri lnternet bağlantıları birbirinden ayrıymış gibi gösterilse de, hem ekonomik ve hem de kolaylıklar bakımından genel olarak sivil tarafı kullanılmaktadır. Örneğin yaygın olarak kullanılan Microsof’un Windows sistemi ve bugün ülkemiz insanlarını da saran Facebook çılgınlıkları gibi. Yaklaşık 80 milyon kullanıcısı olduğu tahmin edilen Facebook, istihbarat teşkilatlarının da çok fazla ilgisini çekmektedir. Bu tip iletişim açık bir bilgi kaynağı olarak görüldüğü kadar, gizli mesaj ve yazılımları da gönderebilmek için değerli bir araç olmaktadır.
İnternet üzerinden yapılan saldırıların ilki, kurumların ana sunucularına ve ikincisi ise; tıkama ve doygunluk oluşturma yoluyla bir şebekeye kaldırabileceğinden fazla mesaj göndererek çökertilmesidir. Devletlerarası ilk siber savaş: Avrupa’da Estonya ile Rusya arasında cereyan etti.
Nato’nun yeni üyesi Estonya ciddi bir karmaşa yaşadı. Estonya’nın devlet daireleri ve finans sektörü başta olmak üzere, medya ve tüm iletişim sistemlerine eş zamanlı olarak 50 ayrı yönden ve saatte 2 binden fazla kirletilmiş mesajlarla saldırı gerçekleştirildi.
Bu saldırı sonucunda yaşanan büyük karmaşa ile birçok devlet dairesi ve finans kuruluşu kapatıldı ve ülkede hayat durdu. Başta ABD olmak üzere NATO yardımını alan Estonya saldırıları durdurabildi ve Rus gizli servisi FSB’nin başlattığı bu saldırı tarihlere ilk siber saldırısı olarak geçti.
Günümüzde, devletimiz ve de ordumuz içinde böylesi yapılanmaya gitmek artık kaçınılmaz görülüyor. Ülkelemizin çıkarlarını korumak için, internet alt yapısını ve ağ merkezli silah sistemlerini işler durumda tutmak, siber taarruzlara karşı savunma yapmak ve güçlü bir şekilde siber karşı taarruzlarda bulunmak gerekmektedir.
İtiraf ederim ki, düşmanlarımız çok çalışıyor. Biz de onlardan daha çok çalışmaya mecburuz. Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü medeni buluşlardan azami derecede yararlanmak zorunludur. 1923 (M. Kemal Atatürk)
Geleceğin savaşlarında, bu 5. savaş (siber savaş) boyutunu unutan uluslar, üstünlüğü karşı tarafa kaptırmış olacaklardır.
Saygılarımla…