Sualtı arama araçları 2014 senesinde denizde kaybolan uçakları aramak için alışılagelenden daha sık kullanıldı. 370 sefer sayılı Malezya Havayolları ve AirAsia uçakları halen kayıp. Sektör yetkilileri dünya çapında güvenliği iyileştirmek istiyor. Bunun için de uçakların yerini tespit edebilecek daha iyi aygıtlara gereksinim var.
447 sefer sayılı Air France uçağı 2009’de Atlantik Okyanusu’na düştü. Uçuş kayıtlarına ulaşmak neredeyse 2 yıl aldı.
Malezya Havayolları uçağı ise Hint Okyanusu’nda kayboldu. Kazanın üzerinden 10 ay geçmesine rağmen hiçbir şey bulunamadı.
AirAsia uçağını arama çalışmaları da haftalardır sürüyor.
Buna rağmen Michael Huerta gibi havacılık yetkilileri değişiklik önerilerinde bulunuyor. Malezya ve AirAsia uçaklarını arama çalışmaları sürerken Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) küresel uçuş izleme standartları oluşturulmasını istiyor.
Bunlardan biri uçuş esnasında kimse tarafından kapatılamayacak bir teknoloji. Uzmanlar Malezya Havayolları uçuşunda bunun gerçekleştiğini düşünüyor. Bir başka öneri de uçakların uydu aracılığıyla yerlerini her 15 dakikada bir bildirmesi. Mevcut standart saatte bir bildirimi öngörüyor. Bunun okyanus ve yerleşimden uzak bölgelerdeki iletişim boşluklarını da kapsaması öngörülüyor. Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) bu standardı kabul ederse Inmarsat bu hizmeti ücretsiz olarak sunacak.
Bir başka uygulamayla Amerika 30 günlük pil ömrü olan yer belirleyici kara kutuların kullanımını kaldırıyor. Yeni üretilen modeller 90 gün ömre sahip olacak ve bu 2020’ye kadar tüm uçaklarda standart hale gelecek.
Federal Havacılık Dairesi (FAA) yetkilisi Huerta yapılan değişiklilerin tutarlı standartları oturtması gerektiğini söylüyor.
Michael Huerta: “Bu küresel bir sektör ve her ülkedeki standartların aynı olması gerekir.”
Yeni izleme standartları ya da daha uzun ömürlü piller bu kazalarda hayat kurtaramazdı. Ancak bu, ailelerin huzur bulmasına ve müfettişlerin olaylarda sonuca ulaşmasına yardımcı olabilir.
Richard Aboulafia gibi bazı uzmanlar ise odak noktasının kazaların engellenmesi olduğunu söylüyor:
“Ülkeler arası bilgi paylaşımı gerekiyor. Uçuş konşimentolarının paylaşımını daha iyi yapmak gerekiyor. Havaalanı personeli konusunda daha iyi istihbarat gerekiyor.”
Aboulifa, izleme teknolojilerinin koşullara bağlı kullanılması gerektiğini söylüyor:
“Eğer kötü bir durum yaşanırsa, o anda tüm unsurlar hakkında iletişim sağlanmalı.”
Ancak bu henüz tartışılmıyor. Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün Şubat ayı toplantısında 15 dakikalık bildirim standardı gündeme gelecek.
Eğer bu standart onaylanırsa kısa sürede uygulamaya geçilebilir çünkü bu, yeni donanım gerektirmediği gibi şirketler için yeni bir masraf anlamına gelmiyor.