Geleneksel ekonominin temel dayanağı olan sahip olma kavramı 2000’li yıllar ile birlikte sarsıntıya uğramaya başladı. ‘’Çalış, para biriktir, gerekirse kredi al ama sahip ol’’ mottosundan ‘’kirala ve kullan’’a doğru hızla evrilmekte. Konaklama sektöründe Airbnb, ulaşımda da Uber’in başı çektiği paylaşım ekonomisi özel havacılık alanına da fractional ownership (hisseli sahiplik) ve jetcard (jetkart) kavramıyla yeni bir boyut kazandırıyor…
Günümüzde geleneksel ekonomi anlayışı, teknolojik ilerlemeler, internetin hayatımıza girmesi ve kullanımının yaygınlaşmasıyla büyük bir değişimden geçiyor. Bizden önceki nesiller için maddi gücü ve finansal güvenliği temsil eden sahip olma kavramı odak nokasını yitirerek yerini ‘’deneyim kazanma’’ya bırakıyor. Öyle ki, bugün Airbnb ile dünyanın herhangi bir şehrinde hiç tanımadığınız birinin evinde ücreti karşılığı konaklayabilir, Uber ile tanımadığınız biri tarafından özel arabasıyla havalimanına bırakılabilirsiniz. Paylaşım ekonomisi bireylere mikro boyutlarda faydalar sağlasa da makro açıdan geleneksel ekonominin tahtını sallamaya aday olduğunu söyleyebiliriz. Özel havacılık alanında da paylaşım ekonomisinin yansımasını hava aracı kiralama şirketlerinin sunduğu fractional ownership (hisseli sahiplik) ve jetcard hizmeti ile tecrübe etmek mümkün.
Ülkemizde her ne kadar özel havacılık altyapısı istenilen gelişmişliği sunamasa da, özel iş jeti ve helikopter kiralaması yapan şirketler ve brokerler de yok değil. Dünyada ise kurumsallaşmış, hava aracı kiralama işini özel havalimanlarında profesyonelce yapan bir çok hava-taksi şirketi bulunmaktadır. Bu şirketlerin en ünlüsü Fractional Ownership olarak bilinen hisseli iş jeti satışı sistemini havacılık endüstrisine tanıtan ABD’li Netjets olarak bilinir. Netjets iş jeti kiralama ve hisseli satışı alanında geniş bir filoya sahiptir ve filosu genel olarak her iş jeti sınıfı için tek bir standart modelden oluşur. Örneğin hafif iş jeti filosu tamamen aynı oturma düzenine, iç dekorasyon renklerine, teknik özelliklere ve lüks donatılara sahip 125 adet Embraer Phenom 300’den oluşur. Şirket filoda standardizasyonu sağlayarak hem bakım, yedek parça ve ekip giderlerini azaltmış, hem de müşterilerine her defasında aynı kalitede hizmet sunmayı başarmıştır. Bu standardizasyonu sunmasının en temel sebebi ise bahsettiğimiz hisseli iş jeti satış sistemidir. Bu sistem ile Netjets’in filosunda bulunan bir iş jetinin sahiplik hakkı olan hissesini arzu ettiğiniz oranda satın alarak takribi olarak 3 veya 5 yıllık bir konrata imza atarak sisteme giriş yapabilirsiniz. Daha sonra yapmanız gerekenler ise, iş jetinin yıllık sabit giderlerini karşılamak için hisseniz oranında ödemeler gerçekleştirmek. Bu vesileyle hem iş jetine erişim hakkına sahip oluyorsunuz, hem de bakım giderleri ve operasyonel giderleri diğer hissedarlar ile bölüşerek iş jeti sahibi olmanın getirdiği maddi yükü azaltıyorsunuz. Planladığınız uçuş saatinden 4-6 saat evvelinden şirkete haber vererek, uçağınızı uçuşa hazırlatabiliyorsunuz. Sistem bu şekliyle kulağa çok hoş gelse de en büyük sorun, hava aracını her istenildiğinde uçuşa hazır bulabilmek. Özellikle yaz tatili ve bayramlar gibi yoğun dönemlerde hissedarların tümü uçağı aynı anda kullanmak isteyebilir. Böyle bir durumda, uçakta en çok hissesi olanın uçuş hakkı saklı tutuluyor. Dolayısıyla sistem, uçağınıza erişebilmek için sizi daha çok hisse almaya yönlendiriyor. Netjets’in Türkiye’de bir yerleşkesi olmadığı için uçağınız Avrupa’daki merkezden veya yakındaki başka bir ülkeden gönderiliyor, boş bacak olarak adlandırılan bu uçuş kapsamlı bir anlaşmanız yok ise ekstra masraf demek. Ayrıca, kendi uçuş ekibiniz ve kabin görevliniz yerine her defasında farklı bir ekiple uçmak durumunda kalıyorsunuz, bu durum da sahiplik hissinden çok kiralama hissine daha yakın hissettirebilir. Öte yandan uçağınız hava taksi olarak çalışıp bir çok kişiyle paylaşıldığı için yıllık uçuş saati ve devir sayısı ile eskime payı piyasadaki emsallerinden oldukça fazla oluyor. Bu nedenle uçağınızın ikinci el değeri rakiplerine oranla %20- %30 daha çok değer kaybına uğruyor. Öte yandan bir çok hissedar, uçağını tanımadığı kişilerle paylaşmaktansa arkadaşları, akrabaları veya iyi tanıdıkları kişilerle aynı uçağa hissedar olmayı tercih ediyor. Sistemi Türkiye’de kullanan müşteriler olduğu biliniyor, ama tüm bu gerekçeler göz önünde bulundurulduğunda büyük bir pazar payı elde edip Türk müşterinin ihtiyaçlarına hitap edebileceğini söylemek oldukça zor.
İş jetlerine erişimin paylaşım ekonomisindeki bir diğer yöntemi de Jetcard sahipliğinden geçiyor.ABD merkezli Flexjet gibi hava-taksi şirketleri yıllık uçuş saati 50 ve üzerinde olan düzenli müşterilerine ‘’Jetcard’’ sistemini sunuyor, bu sistem bir veya iki yıllık periyotta kullanımı geçerli olan bir uçak kiralama hizmeti olarak biliniyor. Sistemi kullanabilmek için müşteri belli oranda bir depozito yatırarak Jetcard sahibi oluyor ve arzu ettiği uçak tipinde sabit uçuş saati üzerinden istediği miktarda uçuş saati alıp kartına yükletebiliyor.Genellikle 25 ve 50 uçuş saati içeren blok kartlara olan talep yoğunluk gösteriyor, bu kartlar ile müşteriler 8-12 saat öncesinden haber vererek diledikleri noktaya uçabiliyorlar. Müşteri toptan blok uçuş saati satın aldığı için uçuş başına ödediği saat ücreti, tek seferlik kiralamaya kıyasla %10- %15 daha ekonomik oluyor. Tüm bunların yanında uçak sahipliği söz konusu olmadığı için uçağın bakım ve operasyonel giderler gibi maddi yükümlülüklere sahip olmuyorsunuz. Uçuş planını ve maliyet analizini önceden yapan, likidite sorunu yaşamayan bireyler için Jetcard sistemi daha öngörülebilir olduğu için tercih edilebilir. Ama hava aracı filosu küçük bir hava taksi şirketi ile çalışıyorsanız, özellikle tatil zamanlarında uçağı hazır bulmak zor olabilir. Yine belirttiğimiz gibi sistemin Türkiye’de atyapısı olmadığı için uçaklar yakın ülkelerde konuşlu oluyor ve boş bacak uçuşu ile size geliyor, kapsamlı bir anlaşmanız yok ise maliyet yükseliyor.
Bahsedilen sistemler Türkiye’de yaygın kullanılmadığından ötürü Sivil Havacılık tarafından oluşturulmuş bir kanuni çerçevesi BDDK tarafından yazılmış bir finansal yönetmeliği bulunmamaktadır. Türkiye’de iş jetlerine erişimde en tercih edilen yöntem finansal kiralama (leasing) yöntemiyle sahip olmak olarak biliniyor. Arzu eden şirketler veya bireyler sahip oldukları hava araçlarını kendi uçmadıkları zamanlarda brokerler aracılığı ile kiralama yoluna giderek, masrafları düşürüp paylaşım ekonomisinden yararlanıyorlar.
Ece Özkan
DELTA AEROSPACE
Hava Aracı Değerleme Uzmanı- ASA Certified Aircraft Appraiser
ece.ozkan@delta-aerospace.com