spot_img
spot_imgspot_img
11.1 C
İstanbul
Salı, 19 Mart 2024

Havacılıkta Emisyon Ticareti ve Tehlikeleri

Seçtiklerimiz

Havacılık sektöründe her yıl %4-5 bir büyüme öngörülmekte ve bu büyümeye bağlı olarak geleceğe yönelik çevresel anlamda maalesef ciddi adımlar atılmamaktadır. Her yıl havayolu firmalarının filoları büyümekte, filoya katılan her bir uçağın insana ve çevreye verdiği zararlar havacılık otoriteleri tarafından maalesef göz ardı edilmektedir. Önümüzdeki 5-10 yıl içinde yetkili havacılık otoriteleri ve uçak üretici firmaları tarafından daha güvenli, yolcu ve çevre dostu uçakların (CO2 emisyonlarının azaltımı) tüm dünyadaki havayolu firmaları tarafından bünyelerine kademeli olarak alma zorunluluğunun getirilmesi şartı gerekmektedir. Lakin işin boyutu o kadar farklı noktalara değiyor ki, bunu tamamen hayata geçirmek bile başlı başına bir sorun hatta en tehlikelisi ise ticaret savaşları ve egemenliğe saygısızlığa kadar gidiyor.

Uçaklardan çıkan metal dumanların (CO2 emisyonları), insan, bitki ve hayvan yaşamına; ticari veya kişisel eşyalara, iklim değişikliği ve çevre kalitesine ciddi zarar vermektedir. Yani diyorum ki acil olarak CO2 emisyonlarını azaltmak için gerekli önlemlerin alınması gerektiğine dikkat çekmek gerekmektedir. Buna karşın, uluslararası anlaşmalar, ciddi planlar, düzenlemeler ve karbon standartları gibi politik bir zeminde sistematik bir yapı oluşturulması gerekiyor. Bu durumda Airbus ve Boeing ve diğer uçak üreticileri daha az yakıt harcayan çevre ve yolcu dostu modeller için aralıksız çalışma yaptıklarını bilmekteyiz. Fakat yapılan araştırma, emisyon seviyelerinin düşmesi için uçak bileti fiyatlarının en az bir yıllığına yüzde 1,4 oranında yükselmesi gerektiğini ön görüyor. Ancak Low Cost taşıyıcılar buna şuan pek ciddi bakmamaktalar. Havayolu firmalarının filoları büyüdükçe biz ne kadar emisyon seviyelerinin düşmesinden bahsetsekte önerilen emisyon azaltma önlemleri üzerinde bir anlaşma sağlanıp uygulama gerçekleşse bile uçaklara olan talep kayda değer oranda azalmadıkça istenilen etkiyi yaratmayacak gibi gözükmektedir.

Bilindiği gibi, AB Emisyon Ticareti Sistemi (EU Emissions Trading Scheme, EU ETS) kapsamında, AB üye ülkelerin tüm hava sahasına iniş veya kalkış yapan hava yolu şirketlerinin karbon emisyonları üzerine konulan 1 Ocak 2012 tarihli uygulama, uluslararası havacılık sektöründe büyük tepki ve tartışmalara neden olmuştu. Bazı üye ülkelerin ulusal programlarında yer alan karbon vergilerinden farklı olan bu uygulamada ‘sera gazlarının salınımını engelleme ve kontrol altına alma’ amacı güdülmektedir. Yönergeye ek bir düzenleme yapılarak havacılık sektörünü de kapsayacak bir yükümlülük sistemi sunulmaktadır.

AB Birliği Ticaret Emisyon Sistemi (EU ETS): Dünyanın en büyük “emisyon üst sınırı ve ticareti” emisyon azaltma programıdır ve AB üyesi ülkelerde 2005 yılından beri uygulanmaktadır. Fakat pek çok havayolu, endüstrinin havacılık emisyonlarını düşürmeye yönelik global ve sektörel program tercihi nedeniyle EU ETS’ye katılmaya karşıdır. AB, 2012 yılında tek taraflı olarak tüm havayolları için karbon emisyon vergisi getirmişti, ancak ICAO’nun 36 üyesinin 26’sı bu adımın uluslararası hukuka aykırı olduğunu savunarak tepki göstermişti. Avrupa Parlamentosu, AB’yi Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi ülkelerle karşı karşıya getiren tartışmalı ‘havacılık emisyon vergisi’nde geri adım atmıştı. Ayrıca AP Çevre Komisyonu ise, Avrupa Komisyonu’nun vergiyi kıtalararası uçuşlar için bir süre askıya alma önerisine destek vermişti.

Bu durumda konuyu farklı açılardan ele alırsak:

Avrupa Komisyonu, 2020 yılına kadar 72 milyon ton karbondioksit salınımının önüne geçileceğini açıklamıştı. Bu durumda, tartışmaların ağırlık merkezi, hava yolu şirketleri üzerinde oluşacak mali yük, artacak olan sektörel işsizlik ve tüketicilere yansıyacak etkileri olarak şekillenmektedir. Hatta karbon emisyonu salınımında konu ‘ticaret savaşları ve egemenliklere saygısızlığın sinyalleri’ ifadeleri ile gündeme taşınmıştı.

AB’ye emisyonlarından dolayı ödeme yapacak havayollarının tepkilerinin daha çok ABD, Çin ve Avustralya gibi ülkelerden geldiği görülmekte. Belirtilen mali yük çerçevesinde, özellikle ABD’de uygulamanın 2012-2020 yılları arasında Amerikan havayollarına 3,1 milyar $ ek maliyet getireceği tahmin edilmekte.Benzer sonuçlar diğer ülkeler için de belirtiliyor. Ayrıca AB-dışı bazı Amerikan hava yolu şirketleri uygulamanın Açık Semalar Anlaşması’na10 aykırı olduğu gerekçesiyle 2009 yılında konuyu Avrupa Birliği Adalet Divanı’na (ABAD) getirmişlerdi. Aynı yılın 21 Aralık tarihinde Divan’ın kararıyla uygulamanın anlaşmaya aykırı olmadığı belirtilmişti Ayrıca Airways, Virgin Atlantic, Lufthansa ve Air France gibi şirketlerin bulunduğu önde gelen Avrupalı havayolu şirketleri, Avrupalı liderlere uygulamanın askıya alınması teklifini içeren bir mektup göndermişlerdi. Ayrıca, Mart ayında Çin, Airbus siparişlerini iptal ettiğini duyurmuştu.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, Hangi açıdan konuyu ele alırsak alalım. Mevcut durumda CO2 emisyonlarının azaltımı ileriki yıllarda çok ciddi bir ses getirecektir. Umarım ticari hesaplar oncesinde emisyon azaltımında uluslararası bir anlaşma ile, insan ve çevre sağlığına gereken onem veririlir.

Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle…

Saygılarımla

İlgili Makaleler

- Corendon -spot_img

Son Dakika