spot_imgspot_img
5.1 C
İstanbul
Cuma, 26 Aralık 2025

Avrupa’da Çağrı Merkezi Çalışanları

spot_imgspot_img

Seçtiklerimiz

Avrupa’da çağrı merkezlerinde çalışanlar üzerinde yapılan bir inceleme bu alandaki emekçilerin genel özellikleri hakkında çeşitli ipuçlar veriyor. Avrupalı çalışanlarla bizler, yani Türkiye’deki çağrı merkezlerinde çalışanlar arasında pek çok ortak nokta bulabilmek mümkün. Avrupalı çağrı merkezi çalışanlarının genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Çağrı merkezi çalışanlarının çok büyük bir kısmı genç insanlar. 35 yaşın üstünde çağrı merkezi çalışanı bulmak oldukça zor. Yaşı ilerlemiş olan kişiler ise zaten şef veya müdür pozisyonlarında bulunuyorlar.

Çağrı merkezlerinde çalışan insanların öğretim seviyeleri oldukça yüksek. Çalışanların yüzde 40’tan fazlası üniversite mezunu. Geriye kalanlar ise lise mezunu. Bu oran sektörel düzeyde eğitim seviyesinin oldukça yüksek olduğunu gösteriyor. Türkiye’ye baktığımızda ise üniversite mezunlarının pastada daha fazla bir paya sahip olduklarını görüyoruz. Ama yavaş yavaş lise mezunu arkadaşların da pek çok çağrı merkezinde çalışmaya başladığını göz önünde bulundurursak yakın zamanda Türkiye’de de benzer bir paylaşımın olacağını söyleyebiliriz. Hatta lise mezunları arasındaki işsizliğin oldukça yoğun olması, ve de çağrı merkezi işinin üniversiteliler arasında her geçen gün ipliğinin daha fazla pazara çıkması sebebiyle lise mezunlarının bu resimde yakın gelecekte daha baskın bir renkle temsil edileceğini söyleyebiliriz.

Çağrı merkezi çalışanlarının çoğu kadın. Kadınların sektörün yüzde 60’ını oluşturduğu tahmin ediliyor.

Çağrı merkezi çalışanları geçici olarak işe alınıyorlar. İşe girenlerin çok azı uzun süreler boyunca çağrı merkezinde çalışabiliyorlar. Ekibin sürekli olarak yenilenmesi patronların da tercih ettiği bir yöntem. Bu sayede maliyetleri düşürmek ve kontrolü daha rahat bir şekilde sağlayabilmek mümkün. Öğrenciler Avrupa’da da patronların en sevdiği işçi tipi. Doldur- boşalt uygulamalarına pek fazla sesleri çıkmıyor, üstüne üstlük kariyer planlarının baharında olduklarından dolayı her denileni yaptırmak çok daha kolay oluyor.

Avrupa’daki çağrı merkezlerinin çalışanlarının yarısından fazlasını işçilerin ilk çalışma yılında kaybettikleri belirtiliyor. Önemli psikolojik ve fiziksel rahatsızlıklar yüzünden pek çok çağrı merkezi çalışanı işten ayrılmak veya “kibarca” atılmak durumunda kalıyor!

Çağrı merkezlerinde part time ve tam zamanlı çalışanların dengeli bir şekilde dağılmış olduğu gözlemleniyor. Part time çalışanlar içerisinde yüzde 80’inin kadın, yüzde 20’sinin ise erkek olduğu belirtiliyor. Aynı şekilde çalışanların yüzde 80’i vardiya sistemine dahiller. Pek çok çalışan fazla çalıştırılmaktan yakınıyor. Bir çok işletmede hafta sonları ve resmi tatillerde çalışmak normal bir uygulama. Hatta bu şartlar il yasalarına uymadığı noktalarda şirket lehine pek çok karar çıkartılıp, iş kitabına uydurulabiliyor!

Avrupa’daki meslektaşlarımız da boyun, bel ve sırt ağrılarından şikayet edip, başağrısı, uykusuzluk, göz rahatsızlıkları, ses hastalıkları gibi çeşitli sağlık problemlerinden muzdariplermiş. Onlar da takım liderlerinin yarattığı stresten dolayı çeşitli ruhsal sorunlar yaşıyorlarmış.

Çağrı merkezi çalışanları brüt olarak 1300-1400 Euro alıyorlar! Evet bu oldukça yüksek bir rakam ve bizlerin bu gerçekle yüzleşmesi gerekiyor. Sonuçta batıda şartların daha iyi olduğunu biliyorduk ama bu kadarını da beklemiyorduk. Bu noktada vermemiz gereken tepki asla Avrupalı meslektaşlarımıza kızmak olmamalı, sadece kendi durumumuza dair sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için bu bilgiye vakıf olmamız gerekiyor. Yine de ücretler arasındaki bir uçurumdan tam olarak bahsetmemiz belirli açılardan pek de mümkün gözükmüyor, çünkü bu paranın (ki zaten brüt hali bu) Avrupa standartlarında çok da fazla bir miktara, en azından Türkiye şartlarını düşünerek yapacağımız bir projeksiyon çerçevesinde; denk gelmediğini görmeliyiz. Eğer yine de ikna olmamış durumdaysanız ve bu paranın fazla olduğunu düşünüyorsanız, çağrı merkezlerinin neden günden güne emeğin daha ucuz olduğu ülkelere doğru kaydığını tahayyül edebilmek için gerekli olan ipuçlarından birini elde etmişsiniz demektir.

En nihayetinde Avrupa’da da çağrı merkezlerinde doğru düzgün bir sendika faaliyeti bulunmamakta. Banka sendikalarına üyelik yüzde 5 ila 10 arasında değişiyor ki bu Avrupa ülkeleri için oldukça düşük bir değer.

Gördüğünüz gibi Avrupalı meslektaşlarımızla bizim aramızda pek de büyük bir fark yok. Onlar da bizimkine benzer çalışma koşulları altında, stres ve kaygı dolu bir iş ortamında, çeşitli sınırlılıklar dahilinde çalışıyorlar. Onlar da bizler gibi sık iş değiştiriyorlar, sendikasızlar, güçsüzler, atomize olmuş, rekabet halindeki bireyler olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Galiba en son madde bütün ipuçlarını veriyor. Hepimiz aynı şeylerden dert yanıyoruz, fakat bir türlü dertlerimizi bir araya gelip hep birlikte dile getiremiyor, hakkımız aramak için gerekli olan platformları oluşturamıyoruz. Yaşadığınız sorunların farklı coğrafyalarda da yaşanması bir tesadüf olamaz! Dünyanın dört bir yanındaki çağrı merkezi çalışanları aynı sorunlardan dert yanıyorsa bu bir “çağrı merkezi” problemidir, ki öz itibariyle de bir sistem problemidir. İlk başta bir sömürü sistemi içerisinde bulunduğumuzu görmemiz, duymamız, hissetmemiz, algılamamız ve sonrasında da “sistematik” bir şekilde hareket etmemiz gerekiyor. Kurtuluşumuz kendi ellerimizdedir, sadece gözlerimizi açmamız yeter!

 

Kaynak: gercege cagrı merkezi.org/çağrı merkezi çalışanlarının sesi

İlgili Makaleler

- AJET -spot_imgspot_img

Son Dakika