Terör sorunundan, Kürt meselesine, darbe davalarından (Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat) şikeye, kürtajdan, sezeryana, muhafazakar-modern çatışmasına kadar birbiri ardına parlayan her gündemin ardından ya enformasyon ya da dezenformasyonla; "taraf" ya da "bertaraf" olmak zorunda kaldık…
Siyaset ‘insan olmak’lığımızın başköşesine oturdu…
Nefret duygularının filizlendiği toplumda bırakın iletişim kurmayı birbirimize tahammül edemez olduk…
Her bir kesim şayet bir suçlu varsa ‘öteki’nde aramasın, mutlaka bir fail bulacaksa herkes ama herkes önce kendini baksın, kendini tartsın…
Çaresi yok, yeniden öğreneceğiz; birbirimizi dinlemeyi, tahammül etmeyi, iletişim kurmayı, sevmeyi ve saygı duymayı… Tıpkı bu topraklarda binlerce yıldır olduğu gibi…
Çünkü her ‘bir şey’ olmadan önce "İnsan"ız bu topraklarda…
O atılacak ilk adamı da en çok kiminin "ana" kimisinin "baba" olarak nitelendiği devletten bekleyeceğiz …
Şimdi bir sahne hayal etmenizi istiyorum sizden…
Bir evlat düşünün, anne ya da babasına asi, bağıran, çağıran, onları maddi manevi zarara sokan, hırpalayan, inciten…
O evlat ebeveynine karşı ne kadar hoyrat olsa da ne kadar bağırıp çağırsa da; o evladın bırakın evi, yurdu, ülkeyi, hatta cihanı terk etmesi ebeveynin acısını, üzüntüsünü, özlemini dindirir mi, sarıp bağrına basmadıktan sonra? Emin olun dindirmez…
Evladı bağrına bastığında ebeveyn unutur acılarını… Bu yüzden her yaşında çocuktur insan anne babasının yanında, çünkü büyük olmak böyle bir şeydir ve bu türden sorumluluk içerir…
İşte devlet de bunun gibidir… Çünkü temeli insan, temeli bireydir… Ama ebeveyndir devlet; her bir insanına karşı, hakaret de işitse, yumruk da yese, hırpalansa da, yıpransa da, silahların hedefi bile olsa "kucak açma"sını, affetmesini bilir…
Ve devletin bu büyüklüğü o topraklar üzerinde içinde insan unsuru bulunan her bir mekanizma için örnektir ve geçerlidir…
Bunları neden mi anlattım? Onu da anlatayım…
31 Mayıs tarihinde Türk Hava Yolları A.O’dan 260, THY Teknik A.Ş.’den ise 45 kişi olmak üzere toplam 305 kişinin iş akdi yasadışı eyleme katıldıkları gerekçesi ile iptal edildi… Çünkü grev nedeniyle 100 binlerce insan mağdur oldu.
Şirketin 2 milyon dolar zarar ettiği açıklandı… Bunun dışında iş amaçlı ziyaretlerini yapamayanların mağduriyeti, kargoda yaşanan gecikmelerden kaynaklı mağduriyetlerin hesabı da az değil…
Bir hastasına, cenazesine, toplantısına ya da dinlenmek için tatiline gitmek isteyen yolcuların manevi zararı da büyük!
THY’de çalışmak halkın dilinde "ballı iş"! İmkanları ve geliri açısından bulunmaz bir iş fırsatı ve ülkede nitelikli niteliksiz bu işe can atan milyonlarca genç var… Ya da bu gelirin 3’te 1’ine maaşa rıza gösterip çalışan…
THY, Türkiye’nin en stratejik kurumlarından biri. En büyük ve en çok ödül alan havayolları ittifakıStar Alliance üyesi ve Avrupa’nın en iyi havayolu seçilen bir şirket…
Grev de çalışan için hak fakat başkalarının hakkına mani olmadığınız sürece… Sendikanın durumu da hak savunmaktan çok politik bayraktarlıktan öte bir şey olmayınca ortaya böyle bir tablo çıktı…
Şüphesiz THY’nin bu kadar stratejik ve başarılı şirket olmasında en tepe yönetiminden en düşük görevdeki görevliye kadar herkesin payı var… Çünkü tek kişilik bir başarı olması imkansız…
Şunu da son olarak ekleyip sözü bağlayalım… THY’de uzaktan yakından ne bir akrabam ne bir yakınım, ne de tanışıklığım olan kimse var…
Bu greve bilinçli, bilinçsiz, sonunu tahmin ederek ya da edemeyerek, kasıtlı ya da politik amaçlı katılan her kim olursa olsun görevleri yeniden iade edilmeli…
Çünkü THY için de yönetimi için de bu konuda grevcileri uyaran hükümet temsilcileri için de gerçekten büyük olmak böyle bir davranışı gerektirir…
En nihayetinde onlar da birey, insan, aile sahibi bakmakla yükümlü oldukları ile yalnızca 305 değil belki de 1500 kişiler… Farklı düşüncelere, görüşlere hatta inançlara bile sahip olabilirler..
Devlet ana ya da baba nasıl evladına küsmez ise şirket de çalışanına küsmemeli…
Şirket yönetimi sonuna kadar haklı bile olsa o şevkat elini çalışanına yeniden uzatmalı…
Çünkü büyük olmak gerçekten böyle bir şey….
Kaynak: Haber7 – Hakan GÖKSEL