spot_img
spot_imgspot_img
7.7 C
İstanbul
Salı, 19 Mart 2024

Virgin Atlantic Yönetim Kurulu Başkanı: Craig Kreeger

Seçtiklerimiz

Virgin Atlantic Yönetim Kurulu Başkanı Craig Kreeger, havacılığın karşılaştığı pek çok soruna, özellikle de İngiliz Endüstri anlayışına rağmen, havayolunu dönüştürmekte kararlı

Söz verdiğiniz gibi havayolunu tekrara kâr eden bir şirket haline getirdiniz. Bu dönüşümü mümkün kılan şey ne oldu?

Bir çok faktör bu dönüşümde rol oynadı. En önemlisi, çalışanlarımız müşterilerimiz için harika işler yapmaya devam ettiler. Her ne kadar sahne arkasında bazı şeyleri değiştirip yeni bir strateji oluşturmak için çalıştıysak da, sürecin hiçbir noktasında müşteri hizmetleri odağımızı kaybetmedik.

Delta ile bir ortaklık başlatmamız da önemli bir faktördü. ABD’deki müşterilere erişimimizi büyük ölçüde kolaylaştırdı ve bu Virgin müşterileri için de oldukça işe yarar bir durum. İngiltere açısından baktığımızda, Delta ile olan ortak uçuşlarımız sayesinde, artık bazı ABD destinasyonlarına da uçmaktayız.

Anlaşmanın daha ilk gününden itibaren, JFK havaalanındaki Virgin müşterilerimiz 44 farklı bağlantılı destinasyondan birisini seçebilmeye başladılar. Yakın zamanda Miami ve Boston’a da uçmaya başladık ve seçenekler daha da arttı. Diğer havayolu şirketleri ile birlikte uyguladığımız sık uçan programlarımız da mevcut.Küresel ekonominin, özellikle İngiltere ve ABD’de iyiye gitmesi de bize yardımcı oldu.

Ve son olarak da, maliyetleri kontrol altına aldık. Virgin Atlantic’in iyileşme süreci, müşteri hizmetlerine dönüşmeyen maliyetleri tespit edip müdahale ettiğimizde gerçekten başladı. Yeni uçaklarımız bunda önemli rol oynadı. 2014 yılında ilk Boeing 787’mizi satın aldık, ve bu sene bunlardan toplamda 9 adet teslim almış olacağız. Üç yıl içerisinde, filomuzun yarısı Boeing 787’lerden oluşacak.

Havayolunun eskiden bağımsız bir havayolu olduğu hesaba katıldığında, Delta ile girişilen ortaklık, Virgin Atlantic’in stratejisine ne ölçüde katkı sağladı?

Delta farklı bir marka, ancak marka olarak Virgin Atlantic’in ruhunu tamamlayan bir havayolu şirketi.

Her ikimiz de şirketlerimize birer aile ferdi gibi odaklanıyoruz mesela. Delta, çalışanları ile ünlü, ve iş gücü de oldukça istekli. Virgin Atlantic de havacılığa aynı pencereden bakıyor. Ve bu yaklaşım her iki şirketin de müşterilerine hizmet etmekten mutlu olması anlamına geliyor.

Bu bizi oldukça efektif bir takım yapmakta. Artık Delta müşterilerinin Virgin Atlantic’i denemek için her türlü sebebi mevut, aynı şey Virgin Atlantic müşterileri için de geçerli.

Yan kuruluş havayolu şirketiniz olan Little Red’e ne oldu?

Little Red iyi bir deney oldu bizim için. Çok şey öğrendik. Şaşırtacak oranda müşteri geri dönüşü yaşadık ve müşteri memnuniyet oranları da oldukça yüksekti. Ancak sonuç olarak, ağımıza yeterli sayıda müşteri çekmeyi başaramadı.

Bu elbette kayak kırıklığı yaşatan bir durum, özellikle de Manchester, Aberdeen ve Glasgow’daki yolcular için. Ama her zaman yeni şeyler deniyoruz. Virgin olmanın özelliklerinden birisi bu.

Boeing 787 ürününüze, ağınıza ve alt yapınıza ne gibi değişiklikler katacak?

Müşterinin bakış açısından muhteşem bir uçak bu. İyi ve rahat boşluklu koltukları var, nem kabindeki nem kontrolü daha iyi, pencereleri daha büyük. Oldukça heyecanlıyız.

Şu anda, A340-600 modelinin yerine geldi. Dolayısı ile düşüncemiz, eski uçakları bu modelle değiştirmek, onları sadece yeni seferler için kullanmayı düşünmüyoruz. 787 hali hazırda New York ve Boston seferleri için kullanılıyor, ve bu sene içerisinde, Los Angeles ve Hong Kong gibi daha uzun mesafelere de uçacak.

Eski A340 modeli ile karşılaştırıldığında yakıt tasarrufu %32’ler civarında. Ancak bu uçağı daha ekonomik bir hale getiriyor diyemeyiz, nitekim daha az koltuğu var. Ancak tek başına yakıt tasarrufu bile maliyetler ve çevresel faktörler göz önüne alındığında oldukça cazip.

Havacılık, endüstrisinin faydaları hakkında insanları yeterince bilgilendirememenin sorumluluğunu paylaşmalıdır. Tüm suçu hükümetlere atmak fazla kolay.

Vergilendirme, havayolları için bir sorun olmaya devam ediyor. Hava yolcusu vergisi (APD) problemi, İskoçya’nın (ve Galler’in) bu vergiyi azaltma ve kaldırma kararlılığı çözüme nasıl etki edecek?

İngiliz hükümetinin, sözleri ile olmasa bile, aksiyonları ile, havacılığın İngiltere’ye getireceği gerçek faydalardan bihaber olması gerçekten bir hayal kırıklığı, hem ekonomik hem de sosyal açıdan.

APD bunun bir göstergesi. Bu olgunun sırtımızda bir kambur olduğu bir gerçek. Ticarete yaptığı etki, hükümet tarafından yeterince görülmüyor. En azından İskoçya bu zararın farkına vardı ve bu vergiyi azaltmak ya da tamamen ortadan kaldırmak için uğraşıyorlar.

Ancak bu da beni endişelendiriyor. Bir ülkede yüksek APD oranı varken, bir başka ülkede bu oranın düşmesi ya da tamamen ortadan kalkması son derece mantıksız. Tutarlı olmalıyız, nitekim ortaya çıkabilecek sorunlar bariz.

İngiltere’de tutarlı bir havacılık politikasının hala olmamasını neye bağlıyorsunuz?

Havacılık, endüstrinin faydaları hakkında insanları yeterince bilgilendirememenin sorumluluğunu paylaşmalıdır. Tüm suçu hükümetlere atmak fazla kolay.

Hükümetler halka hizmet için varlar, dolayısı ile endüstri, halkı havacılığın değer kazandıran bir endüstri olduğuna ikna etmelidir. Bu hükümetlerin üzerinde baskı oluşturacak bir unsur. Bununla birlikte, bu söylediğim şey, özelikle de hala kemer sıkma politikası uygulayan İngiltere’de oldukça zor. Böyle zamanlarda, hükümetlerin bakış açısından, yeni vergiler oldukça çekici birer teklif.

İngiltere’nin Güneydoğusunda alt yapının gelişmesi için sırada neler var? Spesifik bir çözümü destekliyor musunuz ve bu cephede herhangi bir şeyin yapılacağı hususunda umutlu musunuz?

Dağınık havaalanları ve noktadan noktaya uçuşlar yerine, güçlü, sağlam bir anahtar aktarım şehri daha geçerli bir çözüm gibi gözüküyor.

Uzun zamandan beri İngiltere’nin büyük bir aktarma merkezine ihtiyaç duyduğunu söylüyorum. Ve özellikle müşterilerin satın alma trendine bakıldığında, Heathrow’un bu aktarma merkezi olması gerektiği de gün gibi ortada. Bunun Virgin Atlantic için en iyisi olup olmadığı konusunda kesin bir kanıya varmak zor, ancak İngilizler ve İngiltere’ye seyahat edenler için en iyisinin bu olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki önümüzdeki 15-20 yıl süresinde yeni bir pistin inşa edileceğini zannetmiyorum. İhtiyacımız olan alt yapıyı elde edeceğimiz hususunda iyimser değilim ama en azından umutluyum.

ABD’de güçlü bir varlığınız var, özellikle de bu son Delta ortaklığı ile. AB-ABD işbirliğinden memnun musunuz?

ABD ve AB arasında daha iyi bir işbirliğinin gerçekleşmesini isterim. ADB’nin havacılığa bakış açısının bizimkinden çok farklı olduğu ortada, ancak her ikimiz de, müşteriye seçme hakkı ve değer veren daha rekabetçi bir piyasayı desteklemeliyiz.

Mülkiyet sorunları, salım ticareti, yolcu hakları düzenlemeleri ve Yeni Nesil/Tek Avrupa hava sahası, hepsinin tek ihtiyacı katılımcı düşünce. En azından ABD yönetimi havacılığın doğasındaki değeri anlayabiliyorlar.

Ancak her iki taraf da faydaları son kullanıcıya ulaştırmak için daha çok çalışmalı.

Kendi stratejiniz söz konusu olduğuna, Virgin markasının ne derece farkındasınız? Aynı zamanda hem “eğlenceli/sıra dışı” olup hem de iyi bir emniyet kültürüne sahip olmak mümkün mü sizin açınızdan?

Virgin markasını seviyorum, ve bu markaya dahil olmadan çok önce de bir yolcusu olarak çok defalar deneyimleme fırsatım oldu. Son tahlilde, bir marka, bir ürünün/hizmetin sunulması ile ilgili ve bu sunma işi de müşterilerinizle ilgili. Bir markanın yaratılması ve sürdürülmesi bu şekilde oluyor. Çalışanlarımızı, işlerini yaparken karakter sahibi olmaları ve eğlenceli olmaları için teşvik ediyoruz.

Ancak bu güvenli ve verimli iken de kolayca yapılabilecek bir şey. Bu havayolunda emniyete verilen önem tamdır.

Söylediğim gibi, Virgin markasını, markaya dahil olmadan çok daha önceleri biliyordum, ancak emniyet kültürleri konusunda bilgi sahibi değildim. İçine girince farkına vardığım şeyden oldukça memnunum. Çok muazzam bir emniyet ve müşteriye hizmet kültürümüz var.

Teknolojinin kullanımı konusunda, hem yolcular açısından, ve hatta bakım ve onarım konusunda bile oldukça yaratıcısınız.

Teknoloji, kâr eden bir havayolunun vazgeçilmezi midir sizce?

Aslında Virgin, teknolojiye bu kadar eğilmesinden önce de yenilikleri ile bilinen bir havayoluydu. Ancak teknoloji, jet motorlarından tutun da rezervasyon sistemlerine, havacılığın vazgeçilmezidir elbette. Son derece önemli bir faktör, ve önemi de gelecekte gittikçe artacak.

Virgin’de, kendi kendimize sorduğumuz sorular şunlar: “daha iyi bir müşteri deneyimini nasıl sağlarız?” ve “çalışanlarımıza, daha iyi hizmet sunmaları için gerekli bilgiyi ve araçları nasıl verebiliriz?”.

Bu soruların cevapları ile, yaptığımız işin nerden bakılırsa bakılsın teknoloji ile kesiştiği sonucuna varmak mümkün, müşteriden teknik bakıma, tamirattan revizeye, her alanda.

Son tahlilde, bir marka, bir ürünün/hizmetin sunulması ile ilgilidir ve bu sunma işi de müşterilerinizle ilgilidir. Bir markanın yaratılması ve sürdürülmesi bu şekilde oluyor. Çalışanlarımızı, işlerini yaparken karakter sahibi olmaları ve eğlenceli olmaları için teşvik ediyoruz

Virgin için IATA’nın endüstriye kattıkları ne denli önemli?

Virgin Atlantic orta büyüklükte bir havayolu şirketi, ve IATA’nın bazı anahtar konularda bizim sesimiz olduğunu bilmek güzel. Sesimizi küresel anlamda duyuracak kaynaklara ya da platforma sahip değiliz. Bunun için IATA’ya güveniyoruz.

AB ile çalışmaya devam etmesine ihtiyacımız var, örnek olarak Avrupa’nın havacılığın faydalarını anlamasını sağlaması ve bu faydaların tam olarak değere dönüşmesinin önündeki kurallar ve kanunların engel teşkil etmesi hususlarında, IATA’ya ihtiyacımız var.

 “En düşük ortak payda mevzuatı” dediğim şeyden uzun zamandan beri çok çektik. Bundan artık kurtulmalıyız.

Hareket kabiliyeti kısıtlı yolcular için yönetmelik bunun en büyük örneği. Hareket kabiliyeti kısıtlı olan yolcuların bakımı artık sadece havaalanlarına yüklenmiş durumda. Bizce bu değişikliğin gerçekleştiği tarihten beri bu yolcuların aldığı hizmet kalitesi oldukça düştü. Bu yolculara verdiğimiz hizmet kalitesi, bizi diğerlerinden ayıran bir özellikti ve söz konusu yolcularımız için de oldukça faydalı bir hizmetti.

IATA’nın bu ve bunun gibi mevzuatların asla yürürlükte olmamasını sağlamakta çok önemli rolü var.

Son iki yılda liderlik vasıflarınızı geliştirdiniz mi?

Havayolu geçmişinizin olması ya da tecrübeli bir yönetim kurulu başkanı olmak işe yarıyor. Bir havayolu stratejisini ortaya koymanın zorluklarını anlamak zorundasınız. Ve bu hiç kolay değil.

Benim odak noktam, samimiyet ve şeffaflık. Yapacağımı söylediğim şeyleri, yapacağımı söylediğim zamanda yaparım. Kişisel enerjimin büyük kısmını iletişime harcıyorum, yol göstermek ise, günlük iş hayatından çıkarılamaz bir unsur, böylelikle doğru kararları alıyoruz.

Bu yaklaşımı, itibar kazanabilmek için eyleme dökmeliyiz.Bu felsefe, havayolunu şu anda olduğumuz yere getirmekte oldukça faydalı oldu, ve uzun dönem başarımızda da yine anahtar faktör olacaktır.

İlgili Makaleler

- Corendon -spot_img

Son Dakika