Genel olarak baktığımızda uçaktan korkan pek çok kişi görebiliriz. Her ne kadar veriler ve istatistikler, uçak yolcuğunun çok güvenli bir yolculuk tipi olduğunu gösterse de hepimizin zaman zaman bu uçuşlardan korku duyduğu ya da zaman zaman çekindiği durumlar vardır.
Burada önemli olan nokta şu; Ne zaman bu korku ve kaygı bizim işlevselliğimizi bozuyor? Bu şu demek: Yurt dışında bir yere gitmemiz gerekiyor, çok önemli bir iş seyahati var ya da yakınlarımızı ziyaret etmemiz gerekiyor.
Uçağa binmekten çekindiğimiz noktada, hatta binemediğimiz zamanlarda ya da bindiğimizde ancak uçak içerisinde çok ciddi boyutta sıkıntı yaşadığımız noktada, bu durum bizim için fobi anlamına gelebiliyor” diye konuştu.
Uçakta böyle bir durum olmadığını görüyoruz fakat o anda bizim duygusal, kaygılı tarafmız bize mutlaka uçak yolculuğunun, o senaryonun kötü bir şekilde sonuçlanacağını hissettirir.
O anda kişinin mantığı devreden çıkabiliyor ve tüm o mantıklı açıklamalar ve istatistiksel veriler bir anda yok oluyor. Tamamen kaygı baskın bir hale geliyor” sözlerini kaydetti.
Uçak kalkışa hazırken o kaygı baş edilemez bir noktaya geliyor. Özellikle en sık rastladığımız noktalar uçağın kalkışı, inişi ve türbülans esnasında yaşanan korkular.
Bireyler uçak seyir halindeyken; titreşim, alçalma ya da yükselme olmadığında, motor sesinde bir değişiklik olmadığı durumlarda daha sakin seyahat edebiliyorlar” ifadelerini kullandı.
Psikoterapi seansları içerisinde kullandığımız Sanal gerçeklikle kişinin kademeli olarak evinden havalimanına gittiği sahneyi, havalimanında o bilet işlemlerinin yapıldığı anı, uçağa binişi, uçağın kalkış anı, uçağın türbülansı, yağmurlu hava mı açık hava mı, gündüz uçuşu mu gece uçuşu mu, koridor koltuğunda mı cam kenarında mı oturduğu şeklinde bir çok değişkeni değiştirerek kişiyi kademeli olarak uçuşa hazırladığımız ve o esnada kaygısıyla yüzleşmesini sağladığımız bir terapi yöntemi.
Tedavide fayda gördüğümüz bir yöntem. Sebebi de kişi aslında o anda kaygıyla nasıl baş edeceğini kaygıdan kaçmadan öğreniyor. Kaygıyla yüzleştiğimiz noktada aslında o kaygıdan kaygılanmamayı öğreniyoruz.
Çünkü bizim için kaçınmaya yol açan, bilinmeyen şeyler veya kötü senaryolardır. Kaygıyla yüzleştiğimizde, onu tanıyıp fark edip onunla nasıl ilerleyeceğimizi, onu nasıl yönetebileceğimizi öğrendiğimizde artık o korkulacak bir durum olmaktan çıkıyor.