spot_img
spot_imgspot_img
13.5 C
İstanbul
Cuma, 29 Mart 2024

Türk F-35’i ilk uçuşunu yaptı

Seçtiklerimiz

Türkiye’nin de ortakları arasında bulunduğıu F-35 projesinde Türk Hava Kuvvetleri’ne 21 Haziran’da teslim edilecek ilk uçak ilk uçuşunu ABD’de gerçekleştirdi. 10 Mayıs’ta Fort Worth Teksas’taki Lockheed Martin tesislerinden havalanan 18-0001 kuyruk numaralı uçak, test pilotu binbaşı Wilson X. tarafından uçuruldu. 
 
EYLÜL 2019’DA GELECEK
 
Uçağın test ve kabul işlemlerinden sonra 21 Haziran’da Türk Hava Kuvvetleri’ne teslim edilmesi planlanıyor. F-35A üzerindeki Türk Hava Kuvvetleri forsu ise dikkat çekti. İlk uçuşta Türk F-35A’ya Lockheed Martin’e ait F-16 uçağı eşlik etti. F-35 savaş uçakları için Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda da hazırlıklar devam ediyor. İlk uçağın Türkiye’ye teslimatının ABD’deki törenle yapılması planlanıyor.

Hava Kuvvetleri Komutanlığında görevli iki savaş pilotu da bu ülkede eğitime başladı. Pilotlara uçakla ilgili özel eğitim veriliyor. Eğitimlerin tamamlanması ve diğer uçağın da tesliminin ardından F-35’lerin gelecek yıl eylül ayında Türkiye’ye getirilmesi planlanıyor. Eğitimlerini tamamlayan pilotlar iki uçakla ABD’den gelecek, uçaklara seyahatleri sırasında tanker uçaktan yakıt ikmali de yapılacak.

 
YENİ YUVALARI MALATYA
 
F-35 savaş uçaklarının Malatya’da konuşlu 7. Ana Jet Üs Komutanlığına getirilmesi planlanıyor. F-4’lerin yerini alacak uçaklar için 7. Ana Jet Üs Komutanlığında hazırlıklara başlandı.

Bu kapsamda üs komutanlığındaki F-4 uçaklarına göre inşa edilen bazı uçak bakım hangarlarının yerine yenileri yapılacak. Bazı uçak sığınakları ise F-35’ler için modernize edilecek. Geçen yılın sonunda başlayan inşaat çalışmalarının gelecek yılın ilk aylarında tamamlanması planlanıyor.

 
UÇAK GEMİSİNE İNEBİLİYOR 
 
Tek pilot ve tek motorlu, beşinci nesil JSF/F-35 müşterek taarruz uçağı, hava-yer taarruz, keşif, taktik ve savunma gibi çok maksatlı görevleri düşük görünürlük özelliğiyle gerçekleştirebilen avcı savaş uçağı olarak dikkati çekiyor. Uçaklar, konvansiyonel (yatay) iniş kalkış yapabilen, kısa kalkış-dikine iniş yapabilen ve uçak gemisine inebilen (F-35C/CV) olmak üzere üç versiyonda üretiliyor.

Programda Türkiye’nin yanı sıra ABD, İngiltere, İtalya, Hollanda, Kanada, Avustralya, Norveç ve Danimarka, diğer katılımcı ülkeler olarak yer alıyor.

 
PROJEDE 10 TÜRK ŞİRKETİ
 
Türkiye’nin, Müşterek Taarruz Programı olarak da bilinen F-35 projesinin ana yüklenicisi savunma devi Lockheed Martin’le işbirliği, F-16 savaş uçaklarının alındığı 1990’lara dayanıyor.  Endüstriyel katılım bakımından Türk savunma sanayisi, program süresince F-35 programının parça tedarikçisi olarak programda önemli rol oynuyor.

Aralarında ASELSAN, Kale Havacılık, Mikrodalga ve Elektronik Sistemleri (MiKES), ROKETSAN ile TUSAŞ-TAI gibi önemli firma ve kuruluşların da bulunduğu 10 şirket, F-35 uçakları için parça ve elektronik sistem üretiminde, motor bakımında tedarikçi görevi alıyor.

 
İLK UÇAK GEMİSİNE KONACAK
 
Beşinci nesil taarruz uçağı olan F-35’lerin bir diğer özelliği de, Türkiye’nin ilk yerli ve milli savaş uçak gemisi “Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi” TCG Anadolu’ya konuşlanacak olmaları. 2021 yılında Deniz Kuvvetleri’ne teslim edilecek TGC Anadolu’nun yapımına Tuzla Sedef Tersanesi’nde devam ediliyor.

Türk Deniz Kuvvetleri’nin amiral gemisi olarak nitelendirilen gemi 232 metre uzunluk, 32 metre genişliğe sahip. 58 metre yüksekliği bulunan Anadolu’nun bin 410 metrekare tank, konteyner gibi ağır araçlar için ağır yük garajı mevcut. Gemide ayrıca bin 165 metrekare gemi havuzu, bin 880 metrekare hafif yük garajı, 6 iniş alanı ile bir uçuş rampasına sahip 5 bin 440 metrekare uçuş güvertesi, 900 metrekare hangar yer alıyor. Anadolu, ayrıca 6 F-35, 4 Atak helikopteri, 8 orta yük nakliye helikopteri, 2 seahawk genel maksat helikopteri ve 2 insansız hava araçlık kapasiteye sahip bulunuyor. TGC Bayraktar dünyanın en büyüğü 

 
EFES-2018 Birleşik Müşterek Fiili Atışlı Tatbikatı’nda ilk kez kullanılan milli tank çıkarma gemisi TCG Bayraktar, dosta güven düşmanlara korku verdi. TCG Bayraktar basına açıldı.

Anadolu Tersanesi’nde 2014’de kızağa alınınan TGC Bayraktar, 2017 Nisan ayında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edildi. Yüzde 72’lik millilik oranına sahip Bayraktar, nükleer, biyolojik ve kimyasal saldırılar için tam personel korumasına sahip bulunuyor. Sınıfında dünyanın en büyüğü olan geminin boyu 139 ve eni 19,60 metre, bir tabur asker ve 13 tank taşıyabiliyor.

Gemide 15 tonluk genel maksat helikopterinin iniş ve kalkışına olanak sağlayacak helikopter platformu yer alıyor. Yükleme ve boşaltma işlemlerini sağlayabilmek amacıyla geminin üç tarafında birer kapak bulunuyor. Gemide ayrıca her biri 8 ton yük veya 40 kişi taşıyabilen, 20  knot sürat yapabilen 4 LCVP çıkarma aracı yer alıyor. Gemi, bin 200 ton yük veya tank, zırhlı araç ve diğer araçları taşıma kapasitesine sahip bulunuyor.

TCG Bayraktar, ikmal yapmadan 30 gün denizde kalabiliyor ve 5 bin deniz milinden fazla yol alabiliyor. Bayraktar, 2 metrelik sığ sulara kapak atabiliyor. Gemide yerli üretim komuta kontrol sistemi ve stabilize makineli tüfek platformu ile pek çok elektronik ve silah sistemi yer alıyor.

Bayraktar, geniş muhabere ve elektronik imkanlarıyla komuta kontrol, hareket ve lojistik görev fonksiyonlarına katkı sağlamanın yanı sıra gerektiğinde doğal afet yardım görevlerini de yerine getirebilecek kapasiteye sahip bulunuyor. Kan testi yapabilecek seviyede sıhhi donanımı da bulunan gemide ameliyat dahi gerçekleştirilebiliyor.    

 
Milli savaş uçağı TF-X, 2023’te semaya çıkacak 
 
TUSAŞ/TAI Strateji ve Teknoloji Yönetimi Başkanı Öztürk, “Milli savaş uçağımız TF-X’in test uçuşları cumhuriyetin 100. yılında gerçekleşecek” dedi. 
 
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ/TAI) Strateji ve Teknoloji Yönetimi Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Öztürk, Türkiye’nin çok iddialı projelerinin olduğunu belirterek, “Milli savaş uçağımızın test uçuşları cumhuriyetin 100’üncü yılında gerçekleşecek” dedi. Öztürk, Bartın Üniversitesi ‘nde verdiği konferansta, Kıbrıs Barış Harekatı’nda ciddi bir ambargoya uğrayan Türkiye’nin bu durumdan ders çıkartarak TUSAŞ’ın kurulduğunu hatırlatı.

Öztürk, ATAK helikopterinin geliştirildiğini, yazılımları ASELSAN’a ait, ROKETSAN’ın roketleri olduğunu belirtti. Aslında bunların hepsinin Ar-Ge olduğunu vurgulayan Öztürk, “Millileşmenin tek şartı, Ar-Ge’dir. Ar-Ge olmadan millileşme olmaz” dedi. Ortadoğu’nun, İslam aleminin, Türkiye’nin ve dünyanın en büyük projelerinden biri olan milli savaş uçağını yapma projeleri bulunduğunu da aktaran Öztürk, şunları kaydetti: 

“Bununla ilgili çalışmalarımız başladı. Milli savaş uçağımızın test uçuşları cumhuriyetin 100. yılında gerçekleşecek. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) envanterine girmesi 2028-2030 yıllarını bulacak. Yani havacılıkta bu süreler çok uzun değil, yani sabır olmadan olmuyor. Havacılıkta bu süreler çok uzun değil. Örneğin F-35’in geliştirilmesi 20 yıldan fazla sürdü ve 60 milyar dolardan fazla para harcandı. Fransızların Rafael savaş uçağı 19 yılda geliştirildi.

Bizim de birçok projemiz var. Atak’ın yeni versiyonu, İnsansız Hava Aracımızın yeni versiyonları var. Hürkuş’un jet versiyonu var. Bunların hepsi yoğun şekilde mühendislik, bilgi ve Ar-Ge gerektiriyor. Ürün yelpazemize baktığımız zaman birçok yeni projemiz var. Avrupa’nın en teknolojik uydu merkezlerimizden bir tanesi var. 5 tona kadar uyduları tespit edebiliyoruz. Şu anda kendi yerli milli uydumuzun gövdesi yapılmış durumda testlerine başlanacak.”      

 
Donanmaya Korkut-D kalkanı
 
ASELSAN tarafından geliştirilen “Korkut” sistemi, gemilerin korunmasında da görev yapacak. Eğitim gemisi TCG S.Mehmetpaşa’ya entegre edilen Korkut-D ile yapılan testler, milli imkanlarla geliştirilen sistemin gemileri füzelere karşı etkili şekilde koruyabileceğini gösterdi. 2015’te tüm testleri başarıyla tamamlayan Korkut sistemi Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edildi.

Ardından başlatılan Korkut’u savaş gemilerini füzelere karşı korumak için kullanılan Yakın Hava Savunma Sistemi’ne (YHSS) de uyarlama çalışmaları da sonuç verdi. Ön prototip olarak üretilen Korkut-D sistemi, TCG S.Mehmetpaşa’ya entegre edildi.

Sistemle 4 Mayıs’ta yapılan testler, Korkut-D’nin gemileri füzelere karşı etkili şekilde koruyabileceğini gösterdi. Yapılan atışlı test sırasında Korkut-D tespit, takip ve ateş altına almayı içeren tüm fonksiyonları operatör müdahalesi olmaksızın otomatik olarak yerine getirdi ve füze saldırısı şeklinde yüksek hızla deniz yüzeyinden yaklaşan hedefi ateş altına alarak imha etti. Dünyada kullanılmakta olan birçok sisteme kıyasla daha uzun menzilde sağlanan imha başarısı, Türkiye’de bu alanda ulaşılan teknolojik düzeyin göstergesi oldu.  

 
 

İlgili Makaleler

- Corendon -spot_img

Son Dakika