spot_img
spot_imgspot_img
10.4 C
İstanbul
Cuma, 29 Mart 2024

Turizmde devler ligine yükseldik

Seçtiklerimiz

Sahip olduğumuz tabii varlıklardan daha çok faydalanmamız gereken bir başka alan ise, hiç şüphesiz turizm. Ülkemizin tabii zenginliklerinin yanı sıra, tarihi ve kültürel mirasından da daha etkin bir şekilde istifade ederek, turizmin ekonomiye katkısını daha da tırmandırmak olası… Hatta alternatif turizm trendlerini de buna ekleyelim.

 

Tabii öncelikle, 2000’li yıllardaki gelişim sürecimizde turizm konusunda ağırbaşlı başarılara imza attığımızı söylemekle başlayalım. Bunun en çarpıcı göstergelerinden biri, ziyaretçi sayısındaki artışlar. Dünya Bankası verilerine göre, 2002 yılında Türkiye’ye giren turist sayısı yıllık 12,8 milyon düzeyindeyken, 2013 itibariyle bu rakam, 37,8 milyona erişmiş durumda. Grafiğimizde de görüldüğü gibi, 11 senede 25 milyon sahıslık bir tırmanıştan bahsediyoruz. %195 oranında bir büyüme…

 

15. SIRADAN 6. SIRAYA YÜKSELDİK

Kendi içimizdeki bu yükselişin, bize aynı zamanda dünya liginde de ağırbaşlı ölçüde basamak atlattığını da belirtmek gerek. Zira bu dönemde gerçekleştirilen atılım, başka birçok ülkeyi geride bırakmamızı sağladı. 2002 yılında Türkiye, turist girişlerinde dünyada 15. sıradayken, gene Dünya Bankası verilerine göre 2013 yılında 6. sıraya yükselmiş durumda. Nitekim 2013’te, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri ABD, İspanya, Çin ve İtalya’dan sonra en çok turist çeken memleket, Türkiye oldu. Ciddi bir başarı hikâyesi… Bunun yanı sıra, TÜİK’in açıkladığı ve ülkeden çıkış yapan yabancıları baz alan verilere göre ise, 2014 yılında yabancı ziyaretçi sayımızın 41,4 milyona ulaştığını da ekleyelim.

 

Tabii 2000’li senelerde, turist sayısındaki bu gelişmeye bağlı olarak, turizm gelirlerimizde de gözle görülür bir yükseliş yaşadık. Dolayısıyla, turizm sektörünün ekonomiye katkısı bu süreçte giderek arttı. Hatta ekonomideki yükselişin ve kalkınmanın da, turizm üzerinde müspet bir tesir yarattığı düşünülebilir. Zira kalkınmayla beraber, turizm sektörünün de geliştiğine kuşku yok. 

 

THY 266 NOKTAYA UÇUYOR

Altyapı ve ulaşım imkânları ve kalitesindeki artışlar, bu anlamda ana faktörler. En aşikâr misal olarak da, THY’nın bu hikâyenin başrol oyuncularından olduğu malum… 2002 yılında 103 noktaya uçuşu olan Türk Hava Yolları THY’nin haritasında, bugün dahil ve hariç hatlar toplamında tam 266 uçulan nokta mevcut. Bu artışın, bir kısmının memleket içindeki noktalar itibariyle olmakla beraber, ağırlıklı olarak uluslararası bağlantılardaki artıştan kaynaklandığını görmek ise, nedense artık şaşırtmıyor. 
Kısacası, geride bıraktığımız dönemde, ekonomik gelişim ve turizm arasında çift taraflı bir etkileşim görüldüğü söylenebilir. Elbette bu noktada, turizme adalet ettiği önemin ve değerin verilmesinin ve bunun politikalara yansımasının da meyvelerini toplandığımızı söylemek gerek. 

 

KÜLTÜRDEN SAĞLIĞA HER TÜR TURİZM

Bugün Türkiye, gerek bu başarıları, gerekse sahip olduğu potansiyel nedeniyle, dünyanın en kuvvetli turizm ülkelerinden sayılıyor. Bununla beraber, turizmin ekonomimize yaptığı katkıyı daha da artırmak için çalışmaların devam edeceğine inanıyoruz. Hem turist sayısını, hem de “kişi başı turizm harcamalarını” yukarılara çekmek, alternatif hizmetler sunarak turizmin kapsamını genişletmek ve kaliteyi artırmak suretiyle başarılabilecek.

 

Örneğin, Türkiye’nin nihai senelerde girişken yaptığı ve dünyaya ismini duyurduğu sıhhat turizminin daha da ileri boyutlara taşınması, stratejik önceliklerimizden olmalı. Ayrıca, deniz turizminin yanı sıra, Karadeniz’den Güneydoğu’ya bin bir tür tabiat harikamızdan çok daha fazla istifade etmeliyiz. Çok mühim olduğu ortada olan bir başka alan ise, kültür turizmi… Nitekim tarihi bir cazibe merkezi olmak için, ihtiyacımız olan her varlığa sahibiz. 

 

Bu çerçevede, bütün bu varlıklarımızı turizmde en iyi şekilde değerlendirmek için en kritik ihtiyacımızın, daha etkili ve kuvvetli bir tanıtım stratejisi izlemek olduğunu düşünüyorum. 

 

İmajımızı, sahip olduğumuz eşsiz varlıklarla doğru orantılı çizmeyi başarırsak, hem yerli hem de uluslararası turizmi ülkü seviyelere getirerek tam bir turizm cenneti haline gelmemiz işten bile değil.

Kültürel mirasın değeri kavranmalı
 
Türkiye’nin kültür turizmi potansiyeli nedir?

Tek kelimeyle yanıt vermek gerekirse, muazzam… Türkiye, çok kültürlü bir medeniyete sahip. Farklı medeniyetlere coğrafi yakınlığı bulunan, pek çok medeniyete hane sahipliği yapmış bir vatan burası. Kendi içinde o kadar çok alt kültüre sahip ki bu topraklar, ancak hususi ilgisi olan insanlar bu kültürlerin tamamına vakıf olabiliyor. Mesela mutfak kültürünü ele alalım. Avrupa’da Belçika ya da Hollanda gibi ülkelere gittiğinizde, bir bir mutfak kültürüyle karşılaşırsınız. Fakat Türkiye’de bir bir mutfak kültüründen bahsetmek imkânsız… Güneydoğu’nun mutfak kültürü ile Ege’nin mutfak kültürünün ortak yanları yok denecek kadar azdır. Bırakın bölgeleri, bölgelerin içindeki şehirlerin dahi mutfak kültürlerinde çeşitlilik ve zenginlik görebiliriz.

Tıpkı mutfakta olduğu gibi, kültür turizminin neredeyse tüm dallarında büyük bir zenginlik mevcut bu topraklarda. Mimaride de vaziyet farklı değil. Antik Yunan’dan Bizans’a, Selçuklu’dan Osmanlı’ya kadar farklı kültürlerin belirgin izlerini etrafımızda görmemiz olası. Bana göre, bu ülkeyi kültür turizmi noktasında ayrıcalıklı kılan sıfat de bu: Çok kültürlü bir medeniyete ve bunun neticesinde nihai derece varlıklı bir kültürel mirasa sahip olmak.

 

Kültür turizmini geliştirmek için nasıl adımlar atılmalı? 

Hiç kuşkusuz, atılacak ilk adım kültürel mirasın değerinin kavranması için çalışma başlatmaktır. Değeri bilinmeyen bir varlık korunamaz. Diğer bir deyişle, korunanlar değeri bilinenlerdir. Bu değerin öncelikli olarak elitler tarafından bilinmesi gerekir. Elit sözünden kastım karar alma mekanizmalarında bulunanlar ya da sahip oldukları yüksek eğitim/yetenek seviyesi sayesinde karar alma mekanizmalarını etkileyebilenlerdir. Özellikle karar alma ve uygulama yetkisine sahip yöneticilerin kültürel varlıklarımızın ve buna bağlı turizmin değerini iyi bildikleri kanaatinde değilim. Değeri bilinmediği ya da az bilindiği için de korumak ve sonraki nesillere aktarmak konusunda ağırbaşlı ihmaller laf konusu. 

 

Kültür turizmi denilince akla öncelikle hariç turizm gelse de, dahil turizmin de çok mühim olduğu kanaatindeyim. Bazı insanlar dünyaya gelmiyor; adeta yaşadıkları şehirlere geliyor. Farklı ülkeleri bir kenara bırakalım, memleket içerisinde farklı şehirlerde yer alan yaşayan ya da yaşamayan, somut ya da somut olmayan kültür mirası görmek için seyahat planlayanların sayısını artırmak mühim. Bu ziyaretler, sahip olunan kültürel zenginliğin farkına varılmasının yanı sıra farklılıklara karşı tahammül ve hoşgörü kültürünün gelişimine de katkıda bulunabilir. Maddi anlamda da kültür turizminin gelişmesi şehirlerin ekonomisine büyük katkıda bulunabilir. 

 

Belediye başkanlarına bu noktada büyük görevler düştüğü kanaatindeyim. Vali demiyorum kasıtlı olarak. Çünkü belediye başkanları hesap verebilir konumdalar ve şehrin paydaşları ile umumi olarak, yakın münasebet içindeler. Belediye başkanları, tıpkı birer orkestra şefi gibi, şehrin kültür turizm potansiyelini harekete geçirebilirler ya da hareket halinde ise hızlandırabilirler. Bu minvalde, çalıştaylar hazırlamak, STK, hususi sektör, halk kurumları ve üniversitelerden temsilciler bir araya gelerek yol haritaları belirlenmeli. Burada anahtar kavram ortaklık ve işbirliği… Kültür turizmine ilişkin kararlar, Belediye Başkanlarının öncülüğünde yerelde alınmalı. 
 
Termal konaklama geliştirilmeli
 
Sağlık turizmi açısından birçok bölgemizde kuvvetli bir potansiyel var. Bu potansiyelin değerlendirilmesi için, reklam ve tanıtım faaliyetlerine öncelik verilmeli ve termal bölgelerde konaklama imkânları hem nitel hem de nicel açıdan geliştirilmelidir. Tanıtım hizmetleri tasarlanırken, bölgesel termal özellikler çok iyi tanıtılmalı. Ayrıca tedavi hizmetlerinin ücret kalemleri ve kapsamı, tanıtım broşürlerinde net bir şekilde açıklanmalı.

 

Sağlık turizmi alanında istihdam edilecek personelin eğitimine de öncelik verilmeli ve üniversitelerin sıhhat turizmi konusundaki yüksek lisans ve sertifika programları desteklenmeli. Ayrıca, sıhhat turizmi alanında yatırım yapacak müteşebbislere de devlet teşvikleri sağlanmalı. Bunun yanı sıra, sıhhat turizmi kapsamında tedavi amacıyla ülkemize gelen yabancı memleket vatandaşlarının sıhhat sigortası konusundaki sorunlarını çözecek çözümler geliştirilmeli.

Sigorta şirketlerinin sağlayacakları hizmetler aleni ve net olmalı. Bu konudaki şikâyetlerin çözümü konusundaki güvenilirlik, yasal düzenlemeler ile güçlendirilmeli.

 

Ayrıca, sıhhat turizmi için hazırlanan hizmet paketi içerisinde alternatif turizm hizmetleri de sunulabilir. Termal turizm ya da tedavi hizmetleri için ülkemize gelecek kişiler için hazırlanacak paketlerde, kültür, tabiat ve kırsal turizm kalemleri de dâhil edilebilir.

İlgili Makaleler

- Corendon -spot_img

Son Dakika